Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/16231 E. 2019/5730 K. 11.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/16231
KARAR NO : 2019/5730
KARAR TARİHİ : 11.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kaydındaki Anne Adının Düzeltilmesi İstemi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Dava dilekçesinde; davacı …’nın babası …’in annesi … ile davalıların murisi …’nin baba bir anne ayrı kardeş olmalarına rağmen …’nin de …’nin annesi …’nin kızı olarak nüfusa kaydedildiği ileri sürülerek …’nin “…” olan anne adının “…” olarak düzeltilmesi istenmiştir.
Mahkemece, Dörtyol Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.05.1977 tarihli ve 1971/174 Esas, 1977/259 Karar sayılı ilamı kesin hüküm kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından kesin hüküm kabul edilen mahkeme ilamının kesinleşmediği ileri sürülerek temyiz edilmiştir.
Dava, nüfus kayıtlarında …’nin “…” olan anne adının “…” olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir.
1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda derdestlik dava şartı olarak düzenlenmemiş iken 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun dava şartları ve ilk itirazlar başlıklı 114/1-ı maddesinde, davanın derdest olmaması dava şartlarından sayılmıştır. Derdestlik, tarafları, dava sebebi (vakıaları) ve dava konusu (talep sonucu) aynı olan bir dava ikinci kez açılırsa, ikinci davada bu husus re’sen veya talep üzerine dikkate alınır ve ikinci dava, dava şartları yokluğundan esasa girilmeksizin reddedilir. Dava şartları, kamu düzeniyle ilgili olduğundan; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (6100 s. HMK. m.115/1)
Kesin hüküm, derdestliğin aksine 1086 mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda olduğu gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda da dava şartı olarak kabul edilmiştir. Buna göre kesin hüküm, 6100 sayılı HMK’nin 303. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir…” hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a)davanın taraflarının aynı olması ve b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir. Ancak bir hükmün daha sonra açılan bir davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmesi için şekli anlamda kesinleşmiş olması bir başka ifade ile derdest olmaması gerekir. Hükmün kesinleştiği de HMK’nin 302/4.maddesi gereği ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve başkan veya hâkim tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.
Kesin hüküm gibi derdestlik de taraflar ve tarafların küllî halefleri için olumsuz dava şartıdır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; kesin hüküm kabul edilen Dörtyol Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.05.1977 tarihli ve 1971/174 Esas, 1977/259 Karar sayılı ilamına ait dava dosyasının 19.09.1997 tarihinde imha edildiği Dosya Dörtyol 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/06/2016 tarihli yazısından anlaşılmış kesinleşme şerhi bulunmayan karar suretinden ise dosya davacısının davacı …’nın babası …, davalılarının ise davalıların murisi … ile nüfus müdürlüğü olduğu, davanın konusunun incelemeye konu dosyadaki gibi …’nin annesinin “…” değil “…” olduğu iddiasına dayalı anne adı düzeltimi olduğu, mahkemece davanın 20.05.1977 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verildiği, ancak ilamda kesinleşme şerhi olmadığı gibi dava dosyası da imha edildiği için kararın tebliğe çıkartılıp çıkartılmadığı da tespit edilememektedir. Bu sebeple mevcut karar suretinden hareketle kesinleşme şerhi bulunmadığı için bu dosyanın kesinleştiği kabul edilemez. Aksine bu veriden hareketle dosyanın derdest olduğunun kabulü gerekmektedir. Mahkemece kesinleşme şerhi bulunmayan Dörtyol Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.05.1977 tarihli ve 1971/174 Esas, 1977/259 Karar sayılı dosyasının derdest olduğu kabul edilerek bu sebeple davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken ilamın kesinleştiği kabul edilerek kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden ve hükmün redde ilişkin bölümü sonucu itibari ile doğru görüldüğünden, HUMK’un 438/7 maddesi uyarınca, hükmün gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme talebinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.