Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/15988 E. 2019/3182 K. 26.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15988
KARAR NO : 2019/3182
KARAR TARİHİ : 26.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R

Davacılar, mirasbırakanları Murat’ın davalıların murisine ait 19 cilt 1 sahife 7 sıra numarası ile tapuya kayıtlı olan taşınmaza 1941 senesinden ölümüne kadar zilyet olduğunu, kendileri tarafından da malik sıfatıyla zilyetliğin sürdürüldüğünü, olağanüstü zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan taşınmazın adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, tapu kaydının iptali ile davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairece, ” … davanın, kayıt maliki mirasbırakanın tüm mirasçılarına yöneltilmesi bu şekilde taraf teşkili tamamlandıktan sonra iddia ve savunma dairesinde uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir … ” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece, bozma ilamından sonra davanın taraflarca süresinde yenilenmediği gerekçesiyle HUMK’un 409/2 ve 5.fıkraları gereği davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karar, bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın 19 cilt 1 sahife 7 sıra numarasına kayıtlı olarak … Zade … Ağa tasarrufundaki taşınmaz olup, 26.01.1981 tarihinde 2613 sayılı Kanunun 22/D-E maddeleri uyarınca 5 ada 8 parsel sayılı taşınmaz olarak eldeki dosyada davalı olduğu gerekçesiyle de malik hanesi açık bırakılarak kadastro tespiti yapılmıştır.
2613 sayılı Kanun’un 27. maddesinde ” 22 nci maddenin (A) fıkrasına göre yapılacak ilândan sonra ve ilânda yazılı yerlerde gayrimenkul mallara taallûk eden, kadastroyu ve tahriri alâkalandıran her türlü ihtilâfların halli kadastro mahkemelerine aiddir. Mahkemelerce görülmekte olan veya yüksek salahiyetli mahkemelerden bozularak iade kılman bu gibi hususlara aid dava evrakı da resen kadastro mahkemesine devrolunur. Kadastro mahkemesi devrolunan dava evrakını kaldıkları noktadan ve bozularak iade edilenleri bozma sebeblerine göre tetkik ve fasleder. Kadastro mahkemelerinin verdiği hükmün yüksek salahiyetli mahkemece bozularak iadesi zamanında komisyonlar o yer mahkemesinin kaza hududu dışına çıkmış ise bu davaya o yerin salahiyetli mahkemesi bu kanun hükmüne göre bakar ” denmektedir.
Ayrıca, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 26’inci maddesi hükmünde bir taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlenmesi ile Kadastro Mahkemesi’nin görevinin başlayacağı, 27 nci maddesi hükmünde de, mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan veya henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği, dava dosyalarının resen Kadastro Mahkemesine devrolunacağı açıklanmış, Kadastro Hakiminin devredilen bu dava dosyaları ile beşinci madde gereğince müdür tarafından gönderilen kadastro tutanaklarını birleştirerek 11 inci maddede yazılı şekle uygun olarak askı ilanını yaptıracağı, ilan süresi bitmeden duruşmaya başlanamayacağı, henüz kesinleşmemiş olan davalara, kaldıkları noktadan bu kanunda öngörülen esas ve usul dairesinde devam olunacağı belirtilmiştir. Bu olguların kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle istek olmasa bile mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; eldeki davanın 10.02.1969 tarihinde açıldığı, 16.11.1978 tarihli Yerel Mahkeme kararının 11.06.1981 günlü 1981/6682 sayılı ilam ile bozulmasına karar verildiği, 30.11.1979 tarihinde ise kadastro tespitinin yapılarak, tutanağın mülkiyet hanesi açık bırakılarak 26.01.1981 tarihinde kesinleştiği açıktır.
Hal böyle olunca; yukarıda yazılı kanun hükümleri uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Kadastro Mahkemesi’nin görevli olarak belirlendiğine ve görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her hal ve aşamasında resen gözönünde bulundurulmak gerektiğine göre, Mahkemece, resen görevsizlik kararı verilmek suretiyle dava dosyasının görevli ve yetkili Kadastro Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle bir kısım davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, Kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.