Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/15709 E. 2018/18310 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15709
KARAR NO : 2018/18310
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili ve asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 06.06.2017 tarihli ve … Esas, 2017/8388 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Davalılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili, dava konusu 1362 ve 1378 parsel sayılı taşınmazların önce yarıcılık sözleşmesi, sonrasında haricen satın alma ile vekil edenin mirasbırakanı … zilyetliğinde iken, ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, davalılar murislerinin 30 yılı aşkın süreden önce vefat ettikleri ve intikal tarihine kadar vekil edeni lehine TMK 713/2 maddesinde belirtilen koşulların oluştuğunu açıklayarak, dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile … mirasçıları adına payları oranında tesciline, bu talebin reddi halinde 1/2’sinin yarıcılık sözleşmesi gereğince mirasçılar adına payları oranında tesciline, bunun da mümkün olmaması halinde murisin yetiştirdiği ağaçların bedeli ve harici satış bedelinin uyarlanacak değerinin şimdilik 10.000 TL’sinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, 17.11.2014 tarihli dilekçe ile … mirasçıları … ve … zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan müdahale talebinde bulunmuşlardır.
Davacı ve asli müdahil vekilleri ıslah dilekçeleri ile, 1362 parsel sayılı taşınmazın 3. kişiye satılması nedeniyle HMK’nin 125. maddesi gereğince eski maliklere karşı tazminat davası olarak davaya devam etiklerini bildirmiş, dava değerini de 424.930,08 TL’ye yükseltmişlerdir.
Davalılar vekili, davacıların dava konusu taşınmazda zilyet olmadıklarını, taşınmazların üzerindeki ağaçların tamamı için emek hakkının satın alındığını ve davalı …’ın taşınmazın büyük kısmını 3. kişilerden devir aldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarında yarıcılık ve haricen satış sözleşmesinden bahsedilmediği bununla birlikte tapuda isim düzeltilmesi esnasında taşınmazların davalılar murislerinin zilyetliğinde olduğunu bildirerek aksi yönde beyanda bulundukları bu nedenle davacıların zilyetlik süresini ispatlayamadıkları gerekçesiyle davacı ve asli müdahillerinin davasının reddine dair verilen kararın davacı ve asli müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 06/06/2017 tarihli ve … E. 2017/8388 K. sayılı ilamı ile zilyetlikle kazanma şartlarının davacı ve asli müdahiller lehine oluştuğu ve bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmesi üzerine, davalılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi talebinde bulunulmuştur.
Dava, TMK’nin 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası, bunun mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 1362 ve 1378 parsel sayılı taşınmazların 1959 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 1/4 ‘er pay ile …,…,…,… adlarına tespit edilerek 18.4.1963 tarihinde tapuya tescil edildiği, dava konusu taşınmazlarda … ait payın 27.3.2013,… ait payın 21.5.2013,… ait payın 4.1.2013 ve … ait payın 4.4.2013 tarihlerinde mirasçılarına intikal ettiği, 1362 parsel sayılı taşınmazın tamamının 4.7.2013 tarihinde 3. kişiye devredildiği, 1378 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde ise, … mirasçılarının 30.5.2013 tarihinde,… mirasçılarının 6.5.2013 tarihinde dava konusu taşınmazdaki hisselerini dava dışı …, …mirasçılarının hisselerini 12.3.2013 tarihinde dava dışı…sattıkları, … da satın aldığı hisseleri 13.3.2013 tarihinde … devrettiği, dava konusu taşınmazda … adına kayıtlı 3/4 hissenin ise 5.6.2013 tarihinde mirasçı … tarafından satın alınması sonucunda taşınmazın 1/4 hissesinin elbirliği hükümlerine göre Abdulsamet mirasçıları olan …, …, … ve … adlarına, 3/4 hissesinin ise … adına kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında mevcut mirasçılık belgelerinden, mirasbırakanlar …,…,…,… sırasıyla 18.12.1965, 5.3.1975, 12.9.1973 ve 5.1.1970 tarihlerinde vefat ettikleri görülmüştür.
Her ne kadar, Dairenin 06/06/2017 tarih ve …Esas, 2017/8388 Karar sayılı bozma ilamında; dinlenen tanık beyanlarına göre davacı ve asli müdahiller murisi Mustafa ve ölümü sonrasında mirasçıları tarafından dava konusu taşınmazların malik sıfatı ile zilyet ve tasarruf edildiği, kayıt malikleri …,…,…,… sırasıyla 18.12.1965, 5.3.1975, 12.9.1973 ve 5.1.1970 tarihlerinde ölümleri sonrasında 2013 yılına kadar tapuda intikal yapılmadığı, davacılar lehine intikal tarihine (2013) kadar kazanma süresi ve koşullarının gerçekleştiği gerekçeleri ile hüküm bozulmuş ise de, dosyadaki tanık beyanları ve dosya içeriğinde yer alan mevcut kayıtların incelenmesinden; mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları, taşınmazın uzun yıllar davacıların murisi … ve ölümü sonrasında mirasçıları tarafından kullanıldığını beyan etmiş, bir kısım davalı tanıkları davacı ve asli müdahillerin murisi … dava konusu yerlerin emanet olarak, emek hakkı karşılığı bırakıldığı, bir kısım davalı tanıkları ise dava konusu taşınmazların neye dayanılarak kullandığının bilinmediğinden ve emek hakkı sözleşmesinin varlığından bahsetmişlerdir. Bu durumda gerek dinlenen mahalli bilirkişi beyanları gerekse dinlenen davacı/davalı tanık beyanları arasında çelişkiler meydana gelmiştir.
Yine, dosya içerisinde yer alan, 09/12/2012 tarihli ‘Emek Hakkı Sözleşmesi’ ile asli müdahillerden …’in eşi … ve torun … emek hakkı sahibi olarak dava konusu parsellerde bulunan fıstık,bağ ve diğer ağaçların emek hakkının 60.000 TL karşığında … adlı şahısa sattığı anlaşılmakta ise de, dinlenen tanık beyanlarından ve dosya kapsamından ‘Emek Hakkı Sözleşmesi’nin dava konusu taşınmazların bulunduğu yörede ne anlama geldiği anlaşılamadığı gibi Mahkemece bu konuda bir belirleme de yapılmamıştır.
Tüm bu hususlar değerlendirilmeden Mahkemece, eksik araştırma ve inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmeyip, Dairenin, davanın kabulüne karar verilmesini içeren bozma ilamının da maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazlar başında yeniden yapılacak keşifte mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının HMK’nin 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, zilyetliğin başlangıç ve süresiyle malik sıfatıyla zilyetlik olup olmadığı hususlarının tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirilmek suretiyle HMK’nin 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, az yukarıda bahsi geçen ‘Emek Hakkı Devir’ sözleşmesinin ne anlama geldiğinin taraf tanıklardan ayrıntılı bir şekilde sorulması ve bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’un 442/3. maddesi gereğince, davalılar vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne; Daire’nin 06/06/2017 tarih ve… Esas, 2017/8388 Karar sayılı BOZMA ilamının kaldırılmasına, açıklanan sebeplerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.