Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/15589 E. 2019/7987 K. 24.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15589
KARAR NO : 2019/7987
KARAR TARİHİ : 24.09.2019

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez Bölge Adliye Mahkemesi kararının Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24/09/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı … bizzat ve vekili Av. … ile karşı taraftan davalı vekili Av. … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı ile ortak murisinden kalan taşınmazlar hakkında, Erdek Noterliğinde 04/10/2000 tarihinde düzenleme şeklinde miras taksim sözleşmesi yapıldığını, sözleşme uyarınca davalının 68 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, davalı adına olan 1/4 hissesinin tarafına devredildiğini, miras taksim sözleşmesi uyarınca bir kısım edimlerin karşılıklı olarak yerine getirildiğini, ancak davalının dava konusu hisseyi tapudan devir ve temlik etmediğini belirterek miras taksim sözleşmesi uyarınca dava konusu 68 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı 1/4 hissesinin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir
Davalı vekili, davacının talebinin dayanağı olarak gösterdiği sözleşmenin miras taksim sözleşmesi olmadığını, taraflar arasında bazı taşınmazları birbirine devretme taahhütlerinin bulunduğunu, davacının talebinin zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın intikalen 22/12/1997 tarihinde paylı mülkiyet halinde tescil edildiği, taraflar arasında yapılan miras taksim sözleşmesinin ise tapuda paylı mülkiyet şeklinde yapılan intikalden sonra 04/10/2000 tarihinde düzenlendiği, bu nedenle paylı mülkiyete dünüştürülmüş olan dava konusu taşınmazın devrinin resmi şekilde yapılması gerektiği ve dava konusu taşınmazın artık miras taksim sözleşmesine konu edilmesinin söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf talepleri, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Daire tarafından esastan reddedilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacı ve davalıların ortak murisi Adnan Ciciler’in 03/05/1997 tarihinde vefat ettiği, dava konusu 68 ada 1 parsel sayılı taşınmazın dava dışı mirasçı …, davacı … adına 22/12/1997 tarihli intikal işlemi ile, davalı … adına ise 09/08/2006 tarihli satış işlemi ile paylı mülkiyet şeklinde tapuda tescil edilmiş olduğu, 04/10/2000 tarihinde Erdek Noterliğinde 6683 yevmiye no ile mirasçıların davaya konu düzenleme şeklinde miras taksim sözleşmesi düzenledikleri, sözleşmede, muristen kalan taşınmazların devrine ilişkin olarak düzenlemeler yapıldığı, dava konusu 68 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise davalı … tarafından davacıya devrinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
TMK’nin 676. maddesi hükmüne göre; tapulu taşınmazlara ilişkin paylaşma sözleşmesinin geçerliliği tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Ancak; mirasçılar adına paylı mülkiyet şeklinde tapuya kayıtlı olan taşınmazlara ilişkin taksim sözleşmesinde, paylı mülkiyete geçilmekle taşınmazlar mirasbırakanların terekesinden çıktığından ve elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olmadığından, payın temliki resmi şekilde yapılması (TMK.m.706, 6098S. TBK.m 237) gerekeceğinden, tüm mirasçıların katılımıyla da yapılsa bu sözleşmeye değer verilemez.
Somut olayda, dava konusu taşınmazın sözleşme tarihinde paylı mülkiyete tabi olduğu açıktır. Ne var ki taksim sözleşmesi ile dava dışı taşınmazlar/bir kısım şirket hisseleri, davalı, davacı ve dava dışı diğer mirasçılar arasında taksim edilip mirasçılar arasında paylaştırıldığı iddia olunmuştur. Bu durumda, söz konusu taksim sözleşmesine konu yapılan dava dışı taşınmazların/hisselerin taksim iradesi doğrultusunda intikalinin sağlanıp sağlanmadığı hususları davanın aydınlatılması noktasında önemlidir. Her ne kadar yukarıda belirtildiği gibi paylı mülkiyette harici taksim geçersiz ise de taksim gereği yapılarak, intikaller gerçekleştirilmiş ise artık taksimin geçersizliğini ileri sürmek Yargıtay ve Daire uygulamamıza göre, TMK’nin 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilmektedir.
O halde, Mahkemece yapılacak iş, yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, 2000 tarihli taksim sözleşmesinde belirtilen gerek davaya konu gerekse dava dışı taşınmazlara ait tapu kayıtları (ilk tesisinden itibaren, akit tabloları ile birlikte) /şirket hisseleri getirtilerek taksim doğrultusunda mirasçılara intikallerinin yapılıp yapılmadığının ayrıntılı olarak denetlenmesi, ayrıca, dava konusu taksim sözleşmesi hakkında taraflar arasında daha önce açılan bir dava olup-olmadığının tespit edilmesi, tüm bunlar sonucunda, intikallerin taksim doğrultusunda gerçekleşmesi durumunda paylı mülkiyete tabi taşınmazın paylı mülkiyet esasına tabi olduğu ileri sürülerek davanın reddine karar verilmeyip, taksim doğrultusunda karar verilmesi, aksi durumda paylı mülkiyette harici taksim mümkün olmadığı için şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden yazılı olduğu üzere karar verilmesi yanlış olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 373/1 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine,
dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.