YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15474
KARAR NO : 2017/13926
KARAR TARİHİ : 26.10.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Derneğin feshi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.05.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Av. … geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliğin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.02.2015 tarih ve 2015/159 basın esas numaralı davanamesi ile, davalı derneğin, TMK.nun 56.maddesine aykırı bir şekilde “derneğin kazanç paylaşma dışında başka bir amacı gerçekleştirmek için kurulacağı” hükmünü ihlal ettiği, bu nedenle feshine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı dernek vekili davanamedeki iddiaları kabul etmeyerek davanın reddini savunmuş; Mahkemece, davanın kabulü ile davalı derneğin feshine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 89. maddesi kapsamında derneğin feshine karar verilmesi istemine ilişkin olup fesih sebebi olarak ise aynı Kanunun 56. Maddesi gereği derneğin kazanç paylaşma amacı dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulacağı, ancak davalı derneğin bu hususu ihlal ettiği gerekçe olarak gösterilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davalı Dernek hakkındaki birden fazla şikayet üzerine denetimler gerçekleştirildiği, tespit edilen bir kısım usulsüzlükler üzerine idari yaptırım kararları verildiği, suç olduğu değerlendirilen eylemler hakkında ise Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulunulduğu, ancak şikayet neticelerinin eldeki dosyaya yansımadığı, mahkemece, dernek yöneticilerince derneğin kanun ve tüzük hükümlerine uygun olarak yönetilemediği, derneğin iktisadi işletmesinden elde edilen gelirin dernek menfaatine kullanılmayarak kişisel amaç ve yararlar güdüldüğü gerekçe gösterilerek derneğin feshine karar verilmiştir.
Dernekler kişi topluluğudurlar ve ideal (manevi) bir amaç güderler. Derneklerin unsurları konusunda görüş ayrılıkları olmakla birlikte, genellikle bu unsurların kişi, ortak amaç, süreklilik, organizasyon ve gönüllülük olduğu söylenebilir.
İnsan haklarının en önemlilerinden birisi olan dernek kurma özgürlüğü yoluyla kişilerin kültürel, siyasi, dini, mesleki, sportif veya sosyal amaçlarla bir araya gelmeleri sağlanır.
Dernek kurma özgürlüğünün en basit ve anlaşılabilir faydası özellikle günümüzün yalnızlaşan bireyleri için, bir ifade biçimi ve faydalı olma duygusuyla birlikte kendilerini iyi hissetmelerinin bir yolu olmasıdır. Bireylerin derneklere üye olup, dernek faaliyetlerine katılmaları, onların artan bir şekilde yardım, spor, şehir yaşamı, sağlık, eğitim, müzik ve sanat etkinliklerine katılmalarının bir yoludur. Dernek kurma özgürlüğü aracılığıyla sosyal ve kültürel yaşamın gelişimi sağlanır.
1982 Anayasası da 1961 Anayasasında olduğu gibi dernek kurma özgürlüğünün yanı sıra, siyasi parti ve sendika özgürlüklerini ayrıca güvence altına almıştır. (md. 33, 51 ve 68)
Bir derneğin feshine karar verilebilmesi için o derneğin suç sayılan eylemlerin kaynağı haline geldiğinin süregelen ve birden çok eylemin varlığının saptanması halinde mümkündür. Ancak o takdirde dernek kurucularının asıl amacının dernek faaliyeti olmayıp dernek adı altında suç işlemeye veya ahlaka aykırı çalışmalar yapmaya yasal zemin hazırlamak olduğundan söz edilebilir. Dernek başkan ve üyelerinin bireysel nitelikte suç işlemeleri derneğin feshi için yeterli neden kabul edilemez. Öte yandan bir tüzel kişi olan dernekler ancak organları olarak hareket eden gerçek kişilerin fiillerinden sorumlu olurlar.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay değerlendiğinde, dernekler aracılığı ile vatandaşların örgütlenmesi, çoğulcu demokrasiler için hayati öneme sahip olup, derneklerin idari ve yargısal denetim yolu ile varlıklarına son verme yerine, milli güvenliğe ve kamu düzenine aykırılıklar istisna olmak üzere sürekliliklerin sağlanması günümüzün yalnızlaşan bireyleri için, bir ifade biçimi ve faydalı olma duygusuyla birlikte kendilerini iyi hissetmelerine hizmet edeceği; bu yönü ile davalı Dernek yöneticileri hakkında idari yaptırım kararı ile haklarında suç duyurusunda bulunulması davalı derneğin feshi için gerekçe yapılamayacağı, derneğin feshinin çok sert bir yaptırım olduğu ve başvurulması gereken son çare olması gerektiği de dikkate alınarak davanın reddi yerine, Derneğin feshine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davacı Hazineden alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.