Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/14988 E. 2019/4756 K. 08.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/14988
KARAR NO : 2019/4756
KARAR TARİHİ : 08.05.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, davalının, Akyüz Deri Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketindeki hissesini kardeşine devrinin muvazaalı olduğundan bahisle iptaline karar verilmesini istemiş, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen mallar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin 293 parseldeki 9 nolu bağımsız bölüm, 3383 ada 1 parselde bulunan 14 nolu bağımsız bölüm ve 34 YA 8765 plakalı araç ile ilgili olarak 355.800 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair ilk kararı, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 01.12.2016 tarihli ve 2016/20876 Esas, 2017/16342 Karar sayılı kararı ile “ … Mahkemece, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca, eksik olan peşin harç tamamlanmadan 355.800 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Anılan Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde, harcın eksik olması durumunda yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı öngörülmüştür. Mahkemece, nihai kararla bu harçların tamamlanması yoluna gidilmiş olması öngörülen eksikliğin tamamlanmış olması sonucunu doğurmaz. O halde, talep edilen toplam alacak tutarı üzerinden alınması gereken nispi karar ve ilam harcının 1/4’ü oranındaki peşin kısmının mahkemece Harçlar Kanunu’nun 30-32. maddelerindeki usul uygulanarak tamamlatılmadıkça davanın esasına girilemeyeceği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.” gereğine işaret edilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu 2893 ada 293 parseldeki 9 nolu bağımsız bölüm, 3383 ada 1 parseldeki 14 nolu bağımsız bölüm ve 34 YA 8765 plakalı araç ile ilgili olarak 355.800 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin 2893 ada 293 parseldeki 9 nolu bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 02.05.1990 tarihinde evlenmiş, 26.03.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu 2893 ada 293 parseldeki 9 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 14.01.2009 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Mahkemece dava konusu taşınmazın 14.01.2009 tarihinde satın alındığı, taşınmazın değerinin 350.000 TL olarak belirlendiği, taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejiminin yürürlüğe girdiği tarihten sonra elde edildiği ve kişisel maldan katkı yapıldığı davalı tarafça ispatlanamadığından değerinin 1/2 si oranında davacının katılma alacağı hakkı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmişse de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu 9 nolu bağımsız bölümün edinme tarihi itibariyle edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği sabittir. Davalı taraf, dava konusu taşınmazın alımından önce…daki arsasını sattığını, satış bedelinin bir kısmını dava konusu taşınmazın alımında kullandığını savunmuştur. Ne var ki, Mahkemece bu konuda yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Mahkemece, HMK’nin 31. maddesi hükmü gereği hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü uyarınca, davalı tarafa dava dışı…daki taşınmazın ada ve parsel numarasını bildirmesi için usulüne uygun süre verilerek, bu taşınmazın ada ve parsel numarası bildirildiğinde davalının edinmesine ve satışına ilişkin bilgileri de içerir tedavüllü tapu kaydı celp edilerek değerlendirilmesi, dava dışı taşınmazın satım ve dava konusu taşınmazın alım tarihleri ile alım ve satım değerleri nazara alınarak davalının kişisel malla katkı savunmasının araştırılması, getirtilen kayıtların dinlenen davalı tanık beyanları ve davalının kişisel malla katkı savunması ile örtüşüp örtüşmediğinin denetlenmesi, tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadeseni, 08.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.