Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/13751 E. 2017/10968 K. 18.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/13751
KARAR NO : 2017/10968
KARAR TARİHİ : 18.09.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı üçüncü kişi vekili, 05.10.2011 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkili şirkete ait olduğunu, borçlu ile ilgisinin bulunmadığını,müvekkilinin söz konusu dükkanı 15/08/2011 tarihli kira sözleşmesi ile mal sahibi Şükrü Menteşe’den kiraladığını, dükkanın içindeki menkullerin davacıya ait olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz mahallinde borçlu şirket adına muhtelif evraklar tespit edildiğini, iş bu evrakların istihkak iddiasının muvazaalı olduğunu, borçlu şirketin mahalde faaliyet gösterdiğini, malları da davacı ile birlikte elinde bulundurduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, davacı tarafın delillerinin iddialarını kanıtlar nitelikte olmadığını, delillerin kendi içinde dahi çelişkili olduğunu, faturaların muvazaalı olduğunu, gerçek mal satışı olmaksızın düzenlendiğini ve delil yaratma gayesi güttüğünü savunarak davanın reddi istemiştir.
Davalı borçlu, hacizli malların davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; haciz mahallinde borçluya ait evrakların bulunduğu, davacı şirketin ibraz ettiği sözleşmenin tarihinin takip tarihinden çok kısa süre önce olduğu, davacı vekilinin tütün mamülleri için sunduğu TABDK satış belgesinin hacizden sonra düzenlendiği, dolayısıyla 04.10.2011 tarihine kadar borçluya ait belgenin kullanıldığı, yine borçlu şirketin ticaret sicil ve adresini hacizden sonra terk ettiğinin anlaşıldığı, bilirkişi raporuna göre de ibraz edilen faturalara göre haczedilen menkul malların davacıya ait olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı 3. kişi vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, işbu davaya konu takip dosyasının dayanağı olan 17.09.2011 keşide tarihli 15.000 TL bedelli, 6949321 nolu çekle ilgili takip borçluları tarafından, alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasında 19. Hukuk Dairesince 27.11.2014 tarihinde 2014/10068 Esas, 2014/17127 K. sayılı karar ile verilen bozma ilamı uyarınca yürütülen yargılama neticesinde İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/626 Esas,2016/217 K. sayılı kararıyla 17.09.2011 keşide tarihli 15.000 TL bedelli, 6949321 nolu çekten dolayı davacı borçluların davalı alacaklıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verildiği ve yapılan UYAP sorgulamasına göre dava dosyasının temyiz incelemesi için Yargıtay’da olduğu tespit edilmiştir.
Bu bilgiler ışığında, istihkak davalarında geçerli bir haczin ve dolayısıyla geçerli bir takibin bulunmasının bu davaların görülmesi için gerekli ön koşul olduğu ve mahkemece de menfi tespit davasının kabulüne karar verildiği hususu da nazara alındığında, menfi tespit davasının sonucunun istihkak davasının sonucuna etki edecek mahiyette olduğu ve bu doğrultuda menfi tespit davası sonucunun istihkak dava dosyası için bekletici mesele yapılması gerektiği anlaşılmakla, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyannca hükmün BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 18.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.