Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/13578 E. 2019/1885 K. 25.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/13578
KARAR NO : 2019/1885
KARAR TARİHİ : 25.02.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde edinilen 36 M 0327 plakalı araç üzerinde, mal rejiminin tasfiyesi ile aracın edinilmesine davacı tarafından yapılan katkı nedeniyle, tasfiyenin sona ermesinden itibaren toplam 20.000 TL’nin faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı …, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi sonunda, Dairemizin 2015/8148 E., 2015/11379 K. sayılı ilamı ile, dava konusu aracın alımı sırasında kişisel mal niteliğindeki davacıya ait ziynetlerin satılmış olduğunun ispat edilemediği, bu nedenle değer artış payı isteği yönünden davanın reddine karar verilmesinin yerinde bulunduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiş, evlilik birliği içerisinde edinilen 36 M 0327 plakalı araç sebebiyle katılma alacağı isteği yönünden, dava konusu aracın evlilik birliği devam ederken 07.03.2007 tarihinde davalı eş adına satın alındığı, iktisap tarihi gözönüne alındığında aracın edinilmiş malvarlığı kapsamında olduğu, alım sırasında bedelin bir bölümünün karşılanması bakımından … Kars Şubesinden taşıt kredisi kullanıldığı, kredi ödemelerinin bir bölümünün evlilik birliği içerisinde, bir bölümünün ise, evlilik sona erdikten, diğer bir deyişle eşler arasındaki mal rejimi sona erdikten sonra ödendiği, Mahkemece, aracın alımı sırasında davacının katkısının bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, artık değere katılma alacağının Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup eşlerin çalışıp çalışmamasının ya da katkı yapıp yapmamasının bir önemi bulunmadığı (TMK mad. 236/1), mahkemenin ret gerekçesinin yerinde olmadığı, bu nedenle, dava konusu aracın edinme tarihi itibariyle “edinilmiş mal” kabul edilerek davacının katılma alacağı hususunda gerektiğinde keşif ve hesap bilirkişi incelemesi yapılarak, hesap sonunda davacının katılma alacağı çıktığı takdirde buna hükmedilmesi gerektiği açıklanarak bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, 9.160.39 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Tasfiyeye konu aracın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 Sayılı TMK’nin 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu aracın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, aracın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, aracın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan aracın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu aracın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye tarihindeki sürüm değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, aracın ruhsat ve satın alınma bilgileri, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 16.01.2007 tarihinde evlenmiş, 03.09.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202). Tasfiyeye konu 36 M 0327 plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 07.03.2007 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Mahkemece, bozma doğrultusunda davaya konu aracın kredi ile alındığı kabul edilerek boşanma dava tarihi sonrasına sarkan kredi ödemelerinin taşınmazın güncel sürüm değerinden çıkarılması ile elde edilen değerin yarısına katılma alacağı olarak hükmedilmiş ise de, yapılan hesaplama Dairenin ilke ve uygulamalarına uygun değildir. Buna göre, mahkemece yapılacak iş; Dairenin ilke ve uygulamaları doğrultusunda, öncelikle araç alımının tamamının mı yoksa bir kısmının mı kredi ile karşılandığının belirlenmesi, tamamının kredi ile karşılanması halinde, çekilen kredinin evlilik içine isabet eden taksit tutarının, toplam taksit tutarına oranlanarak, bulunacak oranın, taşınmazın karar tarihine en yakın güncel sürüm değeri ile çarpılıp, artık değerin tespiti, bu miktarın yarısının davacının katılma alacağı olacağının dikkate alınması, aracın bir kısmının kredi ile karşılandığının belirlenmesi halinde ise, kredi dışındaki ödemenin kişisel mal olduğuna yönelik iki taraf iddiası ispatlanamadığından edinilmiş mal olarak kabulü ile krediyle karşılanan bölümün edinme değerine oranlanması, bu oranın taşınmazın karar tarihine en yakın sürüm değeri ile çarpılması, bulunacak miktar ile kredinin evlilik içine isabet eden ödemelerin, toplam kredi ödemelerine oranlanması ile tespit edilecek oranla çarpımı neticesi bulunacak miktar ile toplanarak artık değerin belirlenip yarısı oranında davacının katılma alacağı olduğunun kabul edilmesi, hüküm kurulurken temyiz edenin sıfatı ve tarafların usuli kazanılmış haklarının gözetilmesi olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.