Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/13013 E. 2020/4001 K. 25.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/13013
KARAR NO : 2020/4001
KARAR TARİHİ : 25.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA-KARŞI DAVA TÜRÜ: Tapu İptali Ve Terkin, Tazminat

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili davalılar … müşterekleri vekili ile davalılar … ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı/karşı davalı Hazine vekili, tapuda davalılar adına tescilli bulunan dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın tapudan terkinini talep ve dava etmiş, karşı davaya yönelik cevaplarını sunmamıştır.
Bir kısım davalılar/karşı davacılar vekili, davanın reddini savunmuş, mümkün olmaması halinde davanın kabulüyle iptaline karar verilecek alanın kamulaştırma bedelinin tespiti ile vekil edenlerine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Diğer davalılar ve dahili davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Davalı …, ön inceleme duruşmasında, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, … ili … ilçesi … Çiftliği mevkiinde bulunan 118/11559’da kayıtlı, 8059 parselin gelen bilirkişi heyetinin raporuna göre ve Harita Mühendisi …’ut 10.05.2016 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen ve rapor ekinde mavi çizgili hatla belirlenen hat esas alınarak davalılara ait tapu kaydının 13434,67 m²’lik kısmının davalılar adına olan tapusunun iptali ile bu kısmın kıyı olarak terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Karşı dava yününden olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Hüküm, davacı/karşı davada davalı Hazine vekili, bir kısım davalılar/karşı davacılar vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Karşı dava yönünden temyiz itirazlarının incelemesinde;
Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin herbiri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26; 297/2).
Somut olaya gelince, Mahkemece asıl dava yönünden yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş ise de, karşı davadaki tazminat talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla, karşı davadaki tazminat talebine yönelik talep hakkında karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2. Asıl dava yönünden temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
a. Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak tapu iptali ve tescil davalarında, dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılır. 6100 sayılı HMK’nin 27. maddesi uyarınca davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını da içermektedir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır (HMK mad. 114).
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, dava konusu 8059 parsel sayılı taşınmazın paylı olarak tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. O halde, dava konusu taşınmazın tüm kayıt maliklerine, kayıt malikleri ölmüş ise, saptanacak mirasçılarına birlikte yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda; taşınmaz maliklerinden …’in mirasçıları ile …’ın mirasçılarının tamamı ve malik … ile … davaya dahil edilmemiştir. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca, tüm tapu malikleri davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmadan sonuca gidilmesi doğru değildir.
b. Bilindiği üzere, 362l sayılı Kıyı Kanunu’nun “kıyı kenar çizgisini” belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9. maddelerinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekte olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da “kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin idari yargıya ait olduğuna; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine” işaret edilmiştir. 3621 sayılı Kanun’un 5 ve 9. maddelerine göre de kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur. Uzman bilirkişilerin, Yasanın ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının emredici hükümleri dışında, hiçbir bilimsel incelemeye, araştırmaya ve verilere dayanmaksızın belirlenen kıyı kenar çizgisine itibar etmek doğru değildir. Değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamı ve 3621 sayılı Kanun’un 5. ve 9. maddelerinde öngörüldüğü biçimde üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda bilimsel verilerden de yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, Mahkemece, Bakanlıkça onaylanan kıyı kenar çizgisine göre taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazlar tapuda paylı olarak ifraz işlemi nedeniyle kayıtlı olup, tapu tedavülleri ve kadastro tutanakları getirtilmeden ve dosya kapsamında bulunan Hazinenin de taraf olduğu Gemlik Kadastro Mahkemesinin 1986/75 Esas sayılı dava dosyasının dava konusu taşınmaza ilişkin olup olmadığı belirlenmeden, yukarda açıklanan yasal düzenlemeler ve Dairemizin uygulamalarına göre gerekli inceleme yapılmamış, komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumu araştırılıp değerlendirilmemiştir.
Hal böyle olunca, Mahkemece yapılması gereken iş; dava konusu taşınmazın tapu tedavülleri ile kadastro tutanaklarının dosya kapsamına alınarak, Hazinenin de taraf olduğu Gemlik Kadastro Mahkemesinin 1986/75 Esas sayılı dava dosyasının dava konusu taşınmaza ilişkin olup olmadığı belirlenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir. Anılan yönler gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Tarafların temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.