Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/1266 E. 2017/5143 K. 06.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1266
KARAR NO : 2017/5143
KARAR TARİHİ : 06.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı … vasisinin, mahkemeden aldığı izin kararı ile açtığı davada, …. birlikte yaşadığı …’tan olan oğlu ….nin çocuğu gibi nüfusa tescil ettirdiğini ileri sürerek,…hanesindeki nüfus kaydının iptali, ile gerçek babası … hanesine tesciline karar verilmesini istemiş; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile nüfus kayıtlarının incelenmesinden; …. evlilik birliği içinde 12.06.2006 tarihinde doğduğu ve annesinin beyanı ile evlilik birliği içinde doğmuş gibi nüfusa kaydedildiği,Hamide’nin …,boşanmasından sonra … ile 07.01.2010 tarihinde evlendiği anlaşılmaktadır.
Dava soybağının reddi istemine ilişkindir.
Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. (TMK’nun 282/1. md.)Yusuf 12.06.2006 tarihinde, evliliğin devamı sırasında doğduğundan babası davacı …’dir.
Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava anne ve çocuğa karşı açılır. (TMK’nun 286/1. md.) Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır.
Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiri ile evlenmesi halinde kendiliğinden evlilik içi doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olur. (TMK’nun 292. md.) Yusuf’un babası olduğu iddia edilen … ile annesi …7.01.2010 tarihinde evlenmişlerdir.
Bu maddi ve hukuki olgulara göre dava, TMK’nun 286/2. maddesine göre açılan soybağının reddi davasıdır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulüne Dair Kanunun 4. maddesinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 2. kitabından, üçüncü kısım hariç olmak üzere, (TMK m.118-395) kaynaklanan bütün davalarda Aile Mahkemesinin görevli olduğu hükmü öngörülmüştür. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen asliye hukuk mahkemesinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
Bu nedenle davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılıp sonuçlandırılması gerekirken asliye hukuk mahkemesi olarak yargılamaya devamla davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.