Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/11268 E. 2019/5310 K. 21.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/11268
KARAR NO : 2019/5310
KARAR TARİHİ : 21.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
A

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı Hazine vekili asıl ve birleşen davada, 1473 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, kıyıların 3621 Sayılı Yasa’nın 5. maddesine göre Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu belirterek, 1473 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptaline, taşınmaza yapılan müdahalenin men’ine ve üzerindeki yapıların kal’ine karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen dosyada davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulması sonucu yeniden yapılan yargılama neticesince, davanın kabulüne, 1473 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile kıyı vasfıyla davacı adına tapudan terkinine, dava konusu taşınmazın içerisinde yer alan yapının kal ve el atmanın önlenmesi talebi hakkında davalı tarafın yaptığı el atmanın önlenmesine, kal talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş hüküm asıl ve birleşen davacı Hazine vekili ile asıl ve birleşen dosyada davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, Kıyı Kanunu gereği tapunun iptali ile kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısma yapılan müdahalenin men’i ve kal istemine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Asıl ve birleşen dosyada davacı Hazine vekilinin kal talebinin reddine yönelik temyiz itirazlarına gelince,
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillere göre, mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz üzerinde iki katlı pansiyon ve 3 adet veranda olduğu, 2 katlı pansiyonun kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı, 3 adet verandanın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı belirlenmiş, mahkemece, dava konusu taşınmazda yer alan ve davacının tapu kaydına güvenmek suretiyle yapmış olduğu taşınmazın kal’ine yönelik verilecek kararın infaz aşamasında kal bedelinin davalılardan tahsilinin gerekeceği, bu durumun ise Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlali anlamına geleceği, tam aksine idarenin söz konusu yapı için bedel ödemesi gerektiği, bu hususun da idari yargıyı ilgilendirdiği anlaşıldığından kal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle taşınmazın tapusunun iptaline karar verildikten sonra, kal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Şöyle ki, kıyıların, Anayasa’nın 43 üncü maddesi uyarınca, herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olan ve kamu yararına kullanılması zorunlu olan alanlar olduğu, yasa koyucunun da kıyılardan herkesin eşit ve serbest şekilde yararlanmasını amaçladığı, kamu yararına öncelik verdiği, 3621 Sayılı Kanun ile Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelikle, kıyılarda hangi yapıların yapılabileceğinin açıkça düzenlendiği, dava konusu yapıların bahsi geçen düzenlemelerdeki yapılardan da olmadığı hususları hep birlikte düşünüldüğünde, kal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Asıl ve birleşen dosyada davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, asıl ve birleşen dosyada davalılar vekilinin temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.