Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/10437 E. 2017/6297 K. 26.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10437
KARAR NO : 2017/6297
KARAR TARİHİ : 26.04.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Borçlu vekili asıl davada, müvekkili kurum aleyhine konulan hacizlerin 6552 sayılı Yasa ile eklenen 5393 sayılı Yasanın 15/son fıkrasına aykırı olduğunu, mal beyanı istenilmeden konulan hacizlerin aşkın haciz niteliğinde bulunduğunu belirterek hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
Borçlu vekili birleşen davada,…. nezdindeki alacaklarının dosya borcunu karşılayacak nitelikte olduğunu belirterek, taşkın haciz niteliğindeki diğer hacizlerin İİK 85 md. gereği kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, şikayet konusu banka hesabının havuz hesabı niteliğinde olduğu, bunun borçlu belediyenin haczedilmezlik hakkından açıkça feragat niteliğinde olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen dava yönünden şikayetin redddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Borçlu vekilinin birleşen dava yönünden temyiz itirazları; uyuşmazlık, taşkın haciz şikayetine ilişkin olup, İİK 363 m. gereğince; İcra Mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK’nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan Mahkeme kararları kesindir. Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2- Borçlu vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazları;
11.09.2014 tarihli 29116 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesine eklenen fıkranın birinci cümlesinin; ”… ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır” ibaresi ile ”…veya kamu hizmetlerini aksatacak…” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 17/6/2015 tarihli ve E.: 2014/194, ….: 2015/55 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
Yine aynı Yasa’nın 123. maddesi ile 5393 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 8. maddede “15’inci maddenin son fıkrası hükümleri, devam eden her türlü icra takipleri hakkında da uygulanır. Bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış icra takipleri gereğince konulan tüm hacizler, söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılır.” hükmü ise Anayasa Mahkemesi’nin 17/6/2015 tarihli ve E.: 2014/194, ….: 2015/55 sayılı Kararı ile iptal edilerek yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu durumda Geçici 8. maddenin iptal edilmesi ile 6552 sayılı Yasa hükümlerinin sadece Yasa’nın yürürlüğe girdiği 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılan icra takiplerinde uygulanabileceğinin kabulü gerekir.
O halde icra takibinin 6552 sayılı Yasa’nın Yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılmış olması halinde; 5393 sayılı Kanun’un 15/son fıkrasına eklenen ve iptal edilmeyen “icra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir” hükmü gereğince öncelikle icra dairesince bu işlemin yerine getirilmesi, 10 gün içinde mal beyanında bulunulmaması halinde ise diğer mallar üzerinde haciz uygulanması talebinin yerine getirileceğinin, icra takibinin 6552 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden önce olması halinde ise 6552 sayılı Yasa ile 15/son maddesine eklenen yukarıdaki fıkra hükmünün uygulanamayacağının kabulü gerekir.
Somut olayda; takip tarihi 19.10.2015 olup 6552 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden sonra başlatılmıştır. İcra Müdürlüğü’nce borçlu Belediye’ye 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15/son maddesine uygun olarak, borca yetecek mal göstermesi için muhtıra tebliğ edilmediği ve doğrudan haciz konulduğu görülmektedir.
Bu durumda, 5393 sayılı Kanun’un 15/son maddesi uyarınca İcra Müdürlüğü’nce borçlu Belediye’ye haczedilebilecek malları bildirmesi için muhtıra gönderilmeden haciz yapılması usulsüz olup Mahkemece şikayetin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle borçlu vekilinin temyiz dilekçesinin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.