Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/1016 E. 2017/5129 K. 06.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1016
KARAR NO : 2017/5129
KARAR TARİHİ : 06.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Dernek Feshi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün Cumhuriyet Savcılığı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

… A R A R

…’nın 07.11.2012 tarihli davanamesiyle; yapılan denetimlerde davalı dernekte iskambil tabir edilen kartlarla oyun oynandığı, derneğin lokal işletme izni olmadığı halde lokal faaliyeti gösterdiğinin tespit edildiği belirtilerek kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet gösteren derneğin TMK’nun 89. maddesi gereği feshine karar verilmesi istenilmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde; genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, yerleşim yerinin, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirleneceği, 14/2. maddesinde ise, dernek ile üyeler arasındaki davaların dernek merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 51. maddesinde; tüzel kişinin yerleşim yerinin, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yer olduğu, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 2. maddesinde ise; bu Kanunun uygulanmasında, derneğin yerleşim yerinin, derneğin yönetim faaliyetlerinin yürütüldüğü yeri, dernek merkezinin ise derneğin yerleşim yerinin bulunduğu il veya ilçeyi ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
Davacı sıfatı, kural olarak dava konusu hakkın sahibine aittir. Ancak özel kanun hükümleri ile bazı hallerde dava konusu hakkın sahibi olmayan üçüncü kişiye de dava açma hak ve yetkisi tanınmıştır. Bu haller istisnai niteliktedir ve ancak özel bir kanun hükmüne dayanabilir. Bu hallerden birisi de kamu yararı düşüncesi ile Cumhuriyet Savcıları’na bazı hukuk davalarını açma hak ve yetkisinin tanınmış olmasıdır. Cumhuriyet Savcıları’nın görev ve yetkileri ile açabilecekleri özel hukuk davaları da dahil tüm davalar kanunda gösterilmiştir. Dolayısıyla, Cumhuriyet Savcıları dava açma hak ve yetkisini kanundan alır ve ancak kanunla verilmiş bu hak ve yetkiyi kullanarak dava açabilirler, açılan dernek davaları da üyelerin açtığı davalarla aynı kurallara tabidir.
Somut olayda, Cumhuriyet Savcısı tarafından davaname ile Türk Medenî Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca davalı derneğin feshine karar verilmesi istemiyle …’de dava açıldığı, davalı derneğin tüzüğünde merkezinin … (… Adliyesi yargı çevresinde) olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Derneklerle ilgili mevzuatta düzenlenen dernek ile üyeler arasındaki davaların dernek merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede bakılacağına dair yetki kuralı kesin nitelikte olup kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen gözönüne alınması gerekir.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında, Cumhuriyet Savcısı’nın özel hukuk alanında derneğin feshi istemiyle açtığı davada kesin yetki kuralı gözetilerek derneğin merkezinin bulunduğu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olduğundan, davanamenin yetki yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
06.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.