Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2017/10111 E. 2020/3100 K. 08.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10111
KARAR NO : 2020/3100
KARAR TARİHİ : 08.06.2020

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Zilyetliğe Yönelik Tecavüzün Sona Erdirilerek Taşınmazın Zilyetliğinin İadesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, Davacının… adresindeki ev ve arazinin zilyetliğini …’den devraldığını, vergilerini ödediğini, dava konusu taşınmazın 2004 yılında sahte zilyetlik devir senedi ile … isimli kişiye devredildiğini, davacının bundan haberdar olması üzerine …’nın yeniden zilyetliği davacıya devrettiğini, bu süreçte … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde … 2. Asliye Ceza mahkemesine açılan davada… hakkında cezalandırma kararı verildiği, davacının bu zaman zarfında emlak vergilerini ödemeye devam ettiği, zaman zaman yurtdışına gidip geldiği, en son davalının taşınmazı kullanmaya başladığını öğrenince iş bu davayı açtıklarını, davalının taşınmaz zilyetliğine yönelik müdahalesinin sona erdirilmesini, zilyetliğinin davacıya iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, yabancı uyruklu kişinin Orman sınırları dışına çıkan yerlerde herhangi bir hak iddiasında bulunamayacaklarını, yabancıların tapu kanununca yasaklanan yerlerde taşınmaz mal edinemeyeceklerini, davacının tapusuz taşınmazın zilyetliğini hiçbir zaman devralmadığını, davalının burayı 21.03.2014 tarihli zilyetlik devir senedi ile devraldığını, davacının … aleyhine müdahalenin meni davası açmadığını, kullanımını engellemediğini davalı yerde bulunan taşınmaz için yapılan masraf ve tadilat bedellerine ilişkin faturaların bulunduğunu, taşınmazın davalının ikameti olduğunu, araziyi fiilen kullandığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Mahkemece, 55 parselin ( eski güzeloba mah. 1077 nolu parsel) sit alanı ve orman tahdidi içinde kaldığı, kamu yararı ve ülke güvenliği açısından yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin, taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinemeyeceği alanlar kapsamında bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 55 parsel, 2112095,00 m2 yüzölçümle ve orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıtlı bulunmaktadır.
Dava; dava konusu ev açısından hakka dayalı müdahalenin önlenmesi isteğine ilişkindir.
TMK’nin 982 ve 983.maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğinin korunmasını isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK’nin 25.11.2009 tarihli ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). TMK’nin 981. maddesinde; zilyet, her türlü gasp veya saldırıyı kuvvet kullanarak defedebilir, denilmektedir. Aynı Kanun’un 973.maddesinde ise; bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir, biçiminde tanımlama getirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 984.maddesinde de; gasp ve saldırıdan dolayı dava hakkı, zilyedin fiili veya failini öğrenmesinden başlayarak 2 ay ve herhalde fiilin üzerinden 1 yıl geçmekle düşer, hükmüne yer verilmiştir. Sözü edilen maddedeki süreler hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur.
Somut olayda; dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre tapuda dava dışı Hazine adına orman vasfı ile kayıtlı 27943 ada 55 parsel üzerinde yapılan tek katlı yapının davacıya ait olduğu, vekil edenine ait dava konusu yapıya vekil edeninin kullanımını engellediğini açıklayarak elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur. Dava dilekçesi kapsamı ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre, uyuşmazlık, zemine ilişkin olmayıp, üçüncü kişiye ait arsa üzerinde yapılan kalıcı nitelikli yapıya ilişkindir. Bu bakımdan açılan dava TMK’nin 683. maddesi gereğince ayni hakka dayalı açılan dava olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, taşınmaz üzerindeki yapı bakımından mülkiyet hakkına istinad ederek davayı açmıştır. Olayları anlatmak taraflara, hukuki tavsif mahkemeye aittir.
Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulur. Bu durumda Mahkemece açıklanan kanun hükümleri uyarınca; hakka dayanan meni müdahale isteği yönünden hükmü veren Mahkeme görevsiz hale geldiğinden istek hakkında görevsizlik kararı verilmek suretiyle dava dosyasının görevli … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi