Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/5916 E. 2018/20282 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5916
KARAR NO : 2018/20282
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı alacaklı vekili, davalı 3. kişinin haksız ve kütüniyetli olarak istihkak iddiasında bulunduğunu, “……..Cad. No:52 K:3 ve 4” adreslerinde haciz işlemi yapıldığını ve davaya konu makinelerin haczedildiğini, borçlu ile 3. kişi arasında organik …….. olduğunu, borcun doğumdan sonra her iki şirketin de ortaklık yapılarının babadan oğula değiştiğini, her iki şirketin de aynı sektörde faaliyet gösterdiğini açıklayarak, istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 3. kişi vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda taraflar arasında organik ……..ın olduğunun kabul edilmesi gerektiği, fakat davalı 3. kişinin dosyaya sunduğu tedbiren haczedilen makineye ait faturaların gerçek ve doğru olup bu mala ait mülkiyet hakkının davalı yararına olduğunun ispata yeteceği anlaşıldığından, ispat edilemeyen davanın reddine, davacının kötüniyeti ispat edilemediğinden tazminat isteminin reddine karar verilmiş hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nin 99. maddesine dayalı alacaklının istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
1. Davanın açılması harca tabi usuli bir işlemdir. Davanın açılması nedeniyle alınacak yargı harçlarının türü, ödeme yeri, zamanı ve usulü 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27 ve devamı maddeleri ile ……..lı tarifede gösterilmiştir. Harcın eksik yatırılması halinde yapılacak işlemler ve izlenecek yol ile harcın yatırılmaması ve yaptırımı aynı Kanun’un 27. ve 32. maddelerinde belirtilmiştir.
İstihkak davaları İİK’nin 97 maddesi gereği genel hükümlere göre görülür ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi ile (1) sayılı tarifedeki nispi esas üzerinden harca tabidir. Hal böyle olunca, alacak tutarı ile haczedilen dava konusu mahcuzların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4’ü anılan Kanun’un 28. maddesi uyarınca peşin olarak alındıktan sonra, yargılamaya devam olunması, yargılama tamamlanıp davanın kabulüne karar verildiğinde ise davada haksız çıkan taraftan eksik kalan karar ve ilam harcının alınması gerekir.
Somut olayda ise takibe konu alacak miktarı 329.097,62 TL iken, mahcuzların değeri hacizde ve sonrasında tespit edilmemiştir. Mahkemece mahcuzlara değer tespiti yapılarak alacak tutarı ile mahcuzların değeri arasında az olan üzerinden dava değeri belirlenerek harç ikmali yoluna gidilmesi gerekirken maktu harç alınarak davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır.
2. Mahkeme kararının gerekçesinden açıkça anlaşılamamakla birlikte dosya içinde bulunan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 27.05.2014 tarihinde ihtiyati olarak haczedilen mahcuz hakkında değerlendirme yapıldığı anlaşılmaktadır. Anılan mahcuz hakkında … 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/1245 Esas, 2015/771 Karar sayılı dosyasında istihkak iddiasının reddine karar verilmiş, Dairemizin 27.02.2018 tarihli ve 2015/18939 Esas, 2018/2802 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Dava dilekçesinden 20.10.2014 tarihinde haczedilen mahcuzlara ilişkin olarak dava açıldığı anlaşılmakla birlikte, Mahkemece 27.05.2014 tarihli ihtiyati hacze konu mahcuz hakkında değerlendirme yapılarak karar verilmiş olması doğru değildir.
3. Davacı alacaklının … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/613 Esas, 2016/117 Karar sayılı dosyasında iflasına karar verildiği ve iflas kararının istihkak davasına ilişkin karar tarihinden sonra kesinleştiği anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun Yedinci Babında iflasın hukuki neticeleri düzenlenmiş olup, bu bap kapsamında yer alan ve “Hukuk davalarının tatili” başlığını taşıyan 194 ncü maddede iflasın açılması ile müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları, acele haller ve maddede yazılı olanlar haricinde durur ve ancak alacaklıların ikinci toplantısından 10 gün sonra devam olunabilir. Bu hükmün amacı, iflasın açılması ile tasarruf yetkisi kısıtlanıp yerini iflas idaresi alan müflisin davacı veya davalı bulunduğu davaları devam ettirmekte fayda olup olmadığının tespiti noktasında iflas idaresine imkan sağlamaktır. İflas idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflas organlarının teşekkül etmesi ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. İşte bu nedenle, müflisin taraf olduğu hukuk davalarının belli bir süre durması kabul edilmiştir.
Bu itibarla mahkemece, davacı şirketi, İİK’nin 226. maddesi uyarınca iflas idaresinin temsil edeceği gözetilerek, davanın iflas idaresine ihbarı ile onun iştiraki ile davanın görülmesi ve yukarıda açıklanan İİK’nin 194.maddesi gözetilerek davaya devam edilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366. ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı alacaklı vekilinin esasa yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.