Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/5077 E. 2019/9316 K. 21.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5077
KARAR NO : 2019/9316
KARAR TARİHİ : 21.10.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılardan … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasına konu olan 268 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki bir adet yığma kargir evin mülkiyetinin davacının murisi … oğlu ……’a ait olduğunun tespiti ile bu durumun tapu sicilinin beyanlar hanesine verasetindeki payları oranında mirasçılarına ait olduğu şerhinin konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar ise, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 268 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve fen bilirkişi …ın 05/10/2015 tarihli raporuna ekli krokide (A) harfi ile kırmızı renkte gösterdiği 2 katlı kargir evin muhtesat olarak tapu sicilinin beyanlar hanesine ”… oğlu ……’ın mirasçıları adına verasetindeki hisseleri oranında aittir.” şerhinin işlenmesine, karar verilmesi üzerine, hükme karşı, davalılardan … temyiz talebinde bulunmuştur.
Dava, muhdesatın tespiti ve tapuya şerhi istemine ilişkindir
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek davanın kabulüne karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalılardan …’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Birşeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 sayılı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku’nda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Diğer yandan, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Beyanlar” başlıklı 1012/2, 3. maddesine göre, taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel Kanun hükümleri saklıdır. Tapu Sicili Tüzüğü’nün 60.maddesine göre de, kütüğün beyanlar sütununa, mevzuatın yazılmasını öngördüğü hususlar tarih ve yevmiye numarası belirtilerek yazılır. Söz konusu yasal düzenlemelere göre, her beyanın tapu kütüğünün beyanlar sütununda gösterebilmesi mümkün değildir. Bunun için, Türk Medeni Kanunu’nda ya da özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmiş olması veya Tapu Sicil Tüzüğü’nde bir düzenleme yapılmış olması gerekir. Mevzuatın yazılmasına izin vermediği bir belirtme kütüğün beyanlar sütununda gösterilemez.
Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen, taşınmazın heyelan bölgesinde kalması (mad. 710), geçit hakkı (mad. 748), toprağın iyileştirilmesi (mad. 755), eklentiler (mad. 1012/1) ile özel Yasalar arasındaki 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 41.maddesi, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun değişik 7. maddesi, 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 11. maddesi, 3621 Sayılı Kıyı Kanunu’nun 12. maddesi, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 22. maddesi, 2981 Sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak bazı işlemleri düzenleyen yasa uyarınca hak sahibine tahsis beyanları, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 15. maddesi, 2924 Sayılı Orman Köylüsünün Desteklenmesine Dair Kanunu’nun 7. maddesi ve 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/II. maddesi tapunun beyanlar sütununa şerh verilmesine imkan veren yasal düzenlemelerden bir kısmıdır. Somut olay, tapunun beyanlar sütununa tescile imkanı veren yasal düzenlemelerden hiçbirine uymamaktadır.
Ne var ki, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti ve tapunun beyanlar sütununa tescili isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespiti isteğini de kapsadığı kabul edilmelidir. Bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteğinin kabulüne, muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti ve tapunun beyanlar sütununa tescili isteğinin ise reddine karar verilmesi gerekir.
Dosyanın içeriğine, toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre, davanın açılmasında taraflar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası bulunması nedeniyle güncel hukuki yararın bulunduğu ve taşınmaz üzerindeki 2 katlı kargir evin davacının murisi … oğlu …… tarafından meydana getirildiği de kanıtlandığına göre, mahkemece 2 katlı kargir evin davacının mirasbırakanı olan … oğlu …… tarafından meydana getirildiğinin tespiti isteğinin kabulüne; muhdesatın, tapunun beyanlar hanesine verasetteki miras payları oranında … oğlu …… mirasçılarına ait olduğu şerhinin konulması isteminin yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Tüm bu açıklamalar nedeniyle, 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK’un 438/7.maddesi uyarınca Yerel Mahkeme hükmünün birinci fıkrasındaki “…..muhdesat olarak tapu sicilinin beyanlar hanesine ‘……’ın mirasçıları adına verasetindeki hisseleri oranında aittir’ şerhinin işlenmesine” tümcesi çıkarılarak, yerine “…. … oğlu …… tarafından meydana getirildiğinin tespitine” yazılmasına, hüküm fıkrasının bu şekilde düzeltilmesine ve hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 21.10. 2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.