Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/4766 E. 2019/362 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4766
KARAR NO : 2019/362
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

… A R A R

Davacı 3. kişi vekili, müvekkilinin adresinde müvekkilinin mallarının haczedildiğini, işyerinin davadışı Aksen Madencilikten devralındığını, müvekkilinin borçluyla bir ilgisinin olmadığını açıklayarak istihkak iddialarının kabulü ile hacizlerin kaldırılmasını ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, müvekkili tarafından düzenlenen bir kısım faturaların haciz adresinde borçluya teslim edildiğini belirterek davanın reddini ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece,takibe konu edilen malların bir kısmının haciz adresinde borçluya teslim edilmesi, davacı ile borçlunun aynı işi yapması, kısa bir sürede borçlunun adresi terk edip işyerinin birden çok el değiştirmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Haczin 3. kişinin ticaret sicilde kayıtlı iş yeri adresinde yapıldığı, haciz sırasında borçlu şirket ortak veya yetkilisi hazır olmadığı gibi, borçluya ait herhangi bir belge bulunmadığı, ayrıca borçlu ile 3.kişi arasında organik bağ bulunmadığına göre, mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olup, davanın İİK m. 96 gereğince 3. kişi tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Bunun yanında, devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvaazalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlıdır. Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabilir.
Ayrıca, İİK’nin 44.maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi işletmenin devrini sakatlamaz. Anılan hükmün yalnız cezai yaptırımı vardır. (İİK 337/a md) Aktiflerin devredenin malvarlığından çıkmamış kabul edilmesini, yani haczedilmesini sağlayacak tek yol, muvazaanın iddia ve ispat edilmesidir.
Bu bilgilere göre, temyize konu olayda davacı 3. kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğu, davalı alacaklı tarafından iddia edilmesine rağmen, muvazaa iddiasını ispat edebilecek herhangi bir delil dosyaya sunulmamıştır.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.