Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/3614 E. 2018/19937 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3614
KARAR NO : 2018/19937
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı 3. kişi vekili; … İcra Müdürlüğü tarafından yapılan talimat haczi işleminden 05/01/2015 tarihinde haberdar olduğunu, haczedilen 3 adet makinenin müvekkiline ait olması nedeniyle istihkak iddialarının kabulüne ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili; mülkiyet iddialarını kabul etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının mahcuzları kiralama sözleşmesi ile borçluya kiralamış olması nedeniyle mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğu, mahcuzlara ilişkin olarak sunulan faturalarda hacze konu malların seri numaralarının bulunmaması malların ayırt edici özelliklerinin belirtilmemesi nedeniyle mahcuzlara ilişkin olduğunun kesin bir şekilde tespit edilemediği, her ne kadar bilirkişi raporunda keşif mahallinde bahse konu faturalarda belirtilen özelliklere uygun makinelerin olduğu belirtilmiş ise de; borcun doğumundan sonra düzenlenen faturaların daha sonra rahatlıkla düzenlenecek her zaman temini mümkün belgelerden olması, ayrıca faturalarda seri numaralarının da bulunmaması göz önüne alındığında; ticari defterlerin incelenmesinde dosyanın esasına yönelik herhangi bir fayda bulunmadığından ticari defterler üzerinde herhangi bir inceleme yapılmamış, malların borçlu şirketten alınıp, daha sonra yine aynı şekilde borçlu şirkete cüzi bir bedelle kiralanmış olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığının anlaşılması karşısında, borçlu şirketlerle davacı şirket arasında organik bağ bulunduğunun ve taraflar arasında yapılan işlemlerin alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemlerden olduğunun kabulü gerektiği, ayrıca davacı tarafından borçlu lehine olan mülkiyet karinesinin aksinin ispat edilemediği anlaşılmakla, davanın reddine, takip tedbiren durdurulmadığından ve kötü niyet tazminatına ilişkin şartlar davalı yönünden oluşmadığından, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Mahkemece mahcuzlara ilişkin borçlu ile 3. kişi arasında kira sözleşmesi bulunduğu gerekçesiyle mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı lehine kurularak yargılama yapılmıştır. Somut olayda davacı tarafından sunulan kira sözleşmesi davacı 3. kişi ile dava dışı …….. Şirketi arasında yapılmış olup, haciz adresi dava dışı ……………. ile haciz adresinin bağlantılı olduğuna yönelik herhangi bir delil dosyaya sunulmadığı gibi, ödeme emri de haciz adresinde tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olduğundan ispat külfetinin alacaklıya yüklenmesi gerekirken, mahkeme gerekçesinde karinenin borçlu lehine olduğu kabul edilerek, ispat külfetinin 3. kişiye yüklenmesi ve davalı alacaklının delilleri değerlendirilmeksizin karar verilmiş olması doğru olmadığından, eksik inceleme nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3. kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nin 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi