Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/3466 E. 2017/5373 K. 11.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3466
KARAR NO : 2017/5373
KARAR TARİHİ : 11.04.2017

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
ı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı … vekili duruşmasız olarak davalı-karşı davacı … vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.04.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat …..ve karşı taraftan davalı vekili Avukat …..geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı-davalı … i vekili, evlilik birliği içinde davalı erkek adına satın alınan dört adet araç yönünden edinilmiş malların tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL’nin faizi ile tahsilini talep etmiş, karşı davanın reddini savunmuştur.
Davalı-davacı … vekili, evlilik birliği içinde karşı davalı kadının adına kayıtlı …’da bir adet taşınmaz ile resmi olarak adına kayıtlı olmasada aslında dava dışı ablası ile 1/2 hisse sahibi olduğu …’da bir adet taşınmazı bulunduğunu, bu taşınmazlardan ayrıca kira geliri elde ettiğini, karşı davalı kadının işyerinden alacağı kıdem tazminatı, …..evin hasar görmesi nedeniyle site yönetiminden alacağı tazminat, asıl davaya konu edilen araçlarla ilgili kredi borçları ve evlilik birliği içinde satın alınan ev eşyaları bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL katılma alacağının faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, 03.12.2014 tarihli harcını yatırdıkları dilekçe ile bilirkişi raporunda …’daki karşı davalı adına kayıtlı evin değeri 80.000,00 TL belirlendiğinden 40.000,00 TL katılma alacağı talep ettiklerini bildirmiştir. Asıl dava yönünden, davacının malvarlığının edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl dava konusu …..plakalı aracın davalının kişisel malı olması nedeniyle tasfiye de davacının katılma alacağı hakkının bulunmadığından reddine, …. plakalı araç yönünden ……..plakalı araç yönünden 592,80 TL katılma alacağının bulunduğu, …. plakalı aracın ise ticari araç olduğu, gerçek değeri dışında ticari değerinin de olduğu anlaşıldığından aracın ticari değeri tespit edildiği, aracın gerçek değeri üzerinden davalının kişisel mal gelirleri düştükten sonra 14.925,01 TL katılma alacağının, aracın plaka değerinin karar tarihine yakın tarih itibariyle 400.000,00 TL olduğu, bu aracın davalının annesi ve kardeşleri tarafından ve davalının ablası tarafından kişisel mal

değerleri ile alınması nedeniyle kişisel malı olduğu, ancak kişisel malın değerinin kişisel malın aracın plaka değerine oranı tespit edilmekle, aracın plaka değerindeki artışın tarafların edinilmiş malı kapsamında görülerek 1/2’si olan 60.840,00 TL’nin davacının edinilmiş malı olacağı anlaşılmış ise de taleple bağlılık ilkesi gereğince davacı yönünden tüm katılma alacağı talepleri itibariyle toplam 10.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karşı dava yönünden karşı davalı adına kayıtlı taşınmaz yönünden 40.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faiziyle birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya ödenmesine, karşı davacının diğer taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde asıl dava yönünden yönünden davacı-davalı … vekili, asıl ve karşı dava yönünden davalı-davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, her iki taraf vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Her iki taraf vekilinin asıl dava konusu….. plakalı araçla ilgili temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katılma alacak isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Tasfiyeye konu aracın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK’nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu aracın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, aracın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, aracın tasfiye tarihindeki(karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan aracın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu aracın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye
tarihinde ki sürüm değeri ayrı ayrı belirlenmelidir. Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde; taraflar, 20.03.1994 tarihinde evlenmiş, 26.09.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 14.08.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Dava konusu 2009 model servis aracı eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 26.03.2009, “C” plaka ise 30.03.2009 tarihlerinde davalı erkek adına satın alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın tasfiyeye konu “C” plaka ve araç alınırken davalı erkeğin ailesinin katkıda bulunup bulunmadığı ve plakanın edinme tarihi itibariyle değeri hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemenin, araç ve plaka alımında davalı erkeğin aile bireyleri tarafından maddi katkıda bulunulduğuna ilişkin kabulü yerinde ise de davalının kişisel malı olarak değerlendirilmesi gereken bu katkı miktarının dosya kapsamından sadece 126.278,25 TL olduğu anlaşılmasına rağmen, söz konusu miktar yerine katkının 173.940,00 TL olduğu kabul edilip davacının katılma alacağının hesaplanması hatalı olmuştur. Öte yandan servis taşımacılığı işinde kullanılan “…plakanın değer tespiti için aldırılan rapor yetersiz olup, sadece makine mühendisinin görüşü alınarak sonuca gidilmesi yerinde olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle “…plakanın 30.03.2009 edinme tarihi itibariyle değerinin tespiti için bu hususun servis taşımacılığı ile ilgili satış ve tahsis işlemi yapan Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kurumdan sorularak öğrenilmesi, aralarında servis taşımacılığı işi yapan ve bu tür araç alım-satımı yapan kişi ve makine mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiden rapor aldırılmasıdır.
Edinme tarihi itibariyle plakanın değeri belirlendikten sonra, bu değer ile aracın dosya kapsamında mevcut faturalardaki satın alım değer toplamı gözetilerek bu araç ile plaka alınırken davalı erkeğin kişisel malı 126.278,25 TL ile karşılanan kısmın tespit edilmesi gerekmektedir. Davalının kişisel malı, tasfiyeye konu plaka ile aracın satın alım değerlerinin tamamını karşılıyor ise yasa gereği söz konusu malvarlığı kişisel mal olarak kabul edilmesi gerekeceğinden davacının katılma alacağı hakkı bulunmayacaktır. Davalının kişisel malı, tamamını karşılamıyor ise kalan kısmın aksi kanıtlanamadığından davalının edinilmiş malı ile karşılandığı kabul edilerek araç ve plakanın güncelliğini yitireceğinden tasfiye tarihi (bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) itibariyle değerleri belirlenmeli, hesaplamada 30.03.2009 tarihinde Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifinden çekilen ve mal rejimi sona erdikten sonra ödemeleri devam eden kredilerde gözetilip yukarıda izah edilen ilkelere uygun şekilde davacının katılma alacağı hesaplanmalıdır. Mahkemece, izah edilen hususlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı-davalı … ve davalı-davacı … vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, her iki taraf vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
235,77 TL peşin harcın davacı-karşı davalı … Özmerzi’ye, 737,75 TL peşin harcın da davalı-karşı davacı …’ye iadesine 11.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.