Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/2704 E. 2018/19015 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2704
KARAR NO : 2018/19015
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :…… Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Asıl ve birleşen davada davacı 3. kişi vekili; … 28. …… Dairesinin 2013/6872 Esas sayılı takip dosyasında 07.07.2014 ve 13.10.2014 tarihlerinde, … 28. …… Dairesinin 2013/15681 Esas sayılı dosyasında ise 22.10.2014 tarihinde gerçekleştirilen hacizler esnasında mülkiyeti müvekkili şirkete ait malların haczedildiğini öne sürerek istihkak iddiasının kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı alacaklı vekili; borçlu şirketin ticari ünvan değişikliğine giderek, borçlu şirket ortağı …… Kıral’ın kayınpederi olan …… Özdamar adıyla kurulan 3. kişi şirket üzerinden ticari faaliyetine devam ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 3. kişi şirket yetkilisi …… Özdamar’ın vekili ve damadı olan …… Kıral’ın borçlu şirketin eski ortağı olduğu, …… Kıral’ın haciz sırasında çilingir vasıtası ile kapı açıldıktan sonra mahalden ayrıldığı, borçlu şirket ortaklarından …… Ertekin’in de daha sonra haciz mahalline geldiği, haciz sırasında borçlu şirkete ait evrak bulunmadığı, 3. kişi şirket çalışanının “Ben borçlu şirketi tanırım, tüm işçilerle birlikte borçlu şirkette çalıştık, sonra buraya geldik” şeklinde beyanda bulunduğu, İİK mad. 97/a, hükmü gereğince mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan 3. kişi şirketçe sunulan borcun doğum tarihinden sonrasına ilişkin adi yazılı kira sözleşmesi ve istenen kişi adına düzenlenmesi mümkün faturaların karinenin aksini kanıtlamaya yeterli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine, dava değerinin %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalı alacaklıya verilmesine karar verilmiş, karar davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu hacizlerin, borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmadığı, haciz adresinin 3. kişi şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresi olduğu, haciz esnasında borçlu şirkete ait evrak bulunmadığı, 3. kişi şirketin 09.12.2013 tarihinde haciz adresinde kurulduğu, 3. kişi şirketin kurucusu ve tek ortağı olan …… Özdamar’ın damadı olan …… Kıral’ın borçlu şirketin %20 hisse sahibi ortağı iken, borcun doğum tarihinden önce 16.06.2011 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı, her ne kadar 07.07.2014 tarihli haciz tutanağına çilingir beklendiği esnada borçlu şirket ortağı …… Ertekin’in haciz mahalline geldiği yazılmış ise de, haciz tutanağında bu kişinin kimliğinin nasıl tespit edildiğine ilişkin belirlemeye yer verilmediği gibi, davalı alacaklı vekilinin takip dosyasına ibraz ettiği 08.07.2014 havale tarihli dilekçesinde haciz mahallinin kapalı olduğunun görülmesi üzerine işyeri komşularının firma yetkililerini arayalım şeklinde beyanda bulunduktan sonra borçlu şirket ortağının haciz mahalline geldiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.Buna göre, 3. kişi şirket çalışanının öncesinde borçlu şirkette çalıştıklarına yönelik beyanı tek başına, mülkiyet karinesinin borçlu lehine işletilmesi için yeterli değildir. Somut olayda mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olup, davanın İİK mad. 97 gereğince 3. kişi tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davalı alacaklı tarafından delil olarak gösterilen takip dosyası ve ticaret sicil kayıtları mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli değildir.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.