Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/2666 E. 2019/2658 K. 13.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2666
KARAR NO : 2019/2658
KARAR TARİHİ : 13.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, muhdesatın tespiti yönünden kabulüne, tapu iptali tescil yönünden raddine karar verilmiş olup hükmün davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı, ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen 13 parsel sayılı taşınmazdaki ahşap evin muris … tarafından, 11 parsel sayılı taşınmazdaki samanlığın ise kendisi tarafında meydana getirildiğini açıklayarak, 13 parsel sayılı taşınmazdaki ahşap evin muris … tarafından, 11 parsel sayılı taşınmazdaki samanlığın ise kendisi tarafından meydana getirildiğinin tespitini, ayrıca, 11 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan … ve …, dava konusu 11 parsel sayılı taşınmazdaki samanlığın davacı tarafından yapıldığını kabul etmişler, diğer talepler bakımından davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davacının muhtesatın aidiyetine ilişkin davasının kabulü ile 13 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan tek katlı ahşap evin davacı murisi …’ın mirasçılarına aidiyetin tespitine, 11 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan tek katlı betonarme garajın (ahşap samanlık) davacı …’a aidiyetinin tespitine, davacının 11 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline ilişkin isteminin Kadastro Kanununun 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti ile tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 684/1. maddesi hükmüne göre, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Aynı Kanun’un 718. maddesine göre ise, arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Diğer yandan, aynı Kanun’un “Beyanlar” başlıklı 1012/2., 3. maddesine göre, taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır. Tapu Sicili Tüzüğü’nün 60. maddesine göre de, kütüğün beyanlar sütununa, mevzuatın yazılmasını öngördüğü hususlar tarih ve yevmiye numarası belirtilerek yazılır. Mevzuatın yazılmasına izin vermediği bir belirtme kütüğün beyanlar sütununda gösterilemez.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/11. maddesi, muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetine ve tapunun beyanlar sütununda gösterilmesine izin veren özel yasal düzenleme getirmiştir. Anılan kanun maddesinde, taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceği belirtilmiştir.
Kadastro Kanunu, kadastro bölge ve çalışma alanlarında üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanan özel nitelikli bir kanundur. 33. maddesinde, Kadastro Kanunu’nun uygulandığı alanların dışında da uygulanabilecek genel nitelikli maddelere yer verilmiş olup. 19. madde ise, genel nitelikli maddeler arasında sayılmamıştır. Buna göre ancak, aynı Kanun’un 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalara 19. madde uygulanır ve iddianın kanıtlanması halinde muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyeti ile tapunun beyanlar hanesine tesciline karar verilebilir.
On yıllık süre kamu düzenine ilişkin olup, hak düşürücü niteliktedir ve olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin geçmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm defi ve itirazlardan önce göz önünde bulundurulur.
Yargılama bitinceye kadar hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından da kendiliğinden dikkate alınır.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillere göre; Dava konusu 103 ada 11 ile 13 parsel sayılı taşınmazlar. 26.08.1993 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında, tarafların ortak kök murisi … Demirkıran adına tespit edilmiş, tutanak 25.04.1997 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.
Dava konusu 103 ada 11 parselin kadastro tutanak ve tapudaki niteliği, ahşap samanlık ve arsa, aynı ada 13 parsel ise, ahşap ev ve tarla niteliğindedir
Taşınmazların başında yapılan keşiften sonra, inşaat bilirkişisi … Yıldırım tarafından düzenlenen 20.05.2015 tarihli raporda, 11 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının 30. 13 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının ise 50 yaşında olduğu tespit edilmiş olmakla, dava konusu edilen muhdesatların. kadastro tespitinden önce meydana getirildiği anlaşılmaktadır. Az yukarıda da belirtildiği gibi, kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten, davanın açıldığı 12.05.2014 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca. 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Davacı, hak düşürücü süre geçtikten sonra, kadastro tespiti öncesi hakka dayanarak istekte bulunamaz. Hak düşürücü süre dava şartı olup, mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerekir.
Bu durumda; az yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya içeriğine göre, 103 ada 11 ve 13 parseller üzerindeki muhdesatın tespitine ilişkin davanın hak düşürücü süre geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalılardan … ve …’ın temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. Maddesi uyarınca BOZULMASINA. HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.