Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/2220 E. 2018/17739 K. 22.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2220
KARAR NO : 2018/17739
KARAR TARİHİ : 22.10.2018

MAHKEMESİ :…… Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı 3. kişi vekili Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazdığı dava dilekçesinde; 11.06.2013 tarihinde haczedilen iş makinesinin 31.08.2012 tarihinde davalı … Yorgun tarafından dava dışı … Dağ’a satıldığını, müvekkilinin de 05.01.2013 tarihli fatura ile bu kişiden satın aldığını, davalı … Yorgun’un aynı iş makinesini mükerrer şekilde borçluya da sattığını, borçlunun mahcuzu kendisi adına tescil ettirdikten sonra müvekkilinin elinden almak için alacaklı ile danışıklı takip başlattığını öne sürerek davanın kabulüne, dava konusu iş makinesinin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine, ………Odasında borçlu adına oluşturulan muvaazalı tescil kaydının iptaline ve üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, dava konusu iş makinesini davalı … Yorgun’dan bedelini ödeyerek satın aldığını öne sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
…… Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
…… …… Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı 3. kişi tarafından temyiz edilmiştir.
1-Bilindiği üzere, …… ve iflas hukuku, alacaklının, …… kuvveti yardımı ile alacağına nasıl kavuşacağını düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. …… iflas hukukunun en önemli kaynağı …… ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, …… ve iflas takibinin başlangıcından sonuçlanmasına kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir. …… mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, …… ve İflas Kanunu’nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. …… mahkemeleri, uyuşmazlıkları …… İflas Kanunu ve genel anlamda takip hukuku çerçevesinde değerlendirir ve sadece …… takibinin sonuçlanmasına odaklıdır.
Her ne kadar istihkak davalarına umumi hükümler dairesinde bakılıp her türlü delil ileri sürülebilir ise de; istihkak davalarında amacın hacizli mal üzerinde üçüncü kişinin iddia ettiği hakkın, maddi hukuka göre mevcut olup olmadığının tespit edilmesi değildir. Aksine davanın amacı, haczedilen belli bir mal üzerinde cebri ……nın cereyan edip etmeyeceğinin belirlenmesidir. Yani istihkak davası sadece takip hukuku alanında ve derdest somut …… takibi bakımından sonuç doğurabilir. Bu nedenle dava sonunda verilen karar da yalnız derdest takip bakımından kesin hüküm teşkil edebilir. Söz konusu karar başka bir takip bakımından kesin hüküm teşkil etmez. (Hacizde istihkak davası Dr. …… Aslan)
6100 sayılı HMK’nin 33. maddesi uyarınca, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan ……, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. 04.06.1958 tarih, 1958/16-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da kabul edildiği gibi, taraflarca ileri sürülen iddia ve maddi olayların hukuki tavsifini yapmak mahkemeye ait olup, hakim olaya uyan ilgili yasa maddelerini re’sen gözetmek, bulmak ve uygulamak zorundadır. Eş anlatımla, olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi mahkeme hakimine aittir. Öte yandan; görev konusu, kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan, bu hususun yargılamanın her aşamasında re’sen gözönünde bulundurulması zorunludur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince; alacaklı tarafça borçlu aleyhine başlatılan takibin kesinleşmesi üzerine, borçlu adına tescilli dava konusu iş makinesinin 11.06.2013 tarihinde kayden haczedildiği, 16.07.2013 tarihli muhafaza işlemi esnasında hazır olan 3. kişinin mahcuzun kendisine ait olduğunu öne sürerek istihkak iddiasında bulunduğu, takibin devamına ve 3. kişiye İİK 97. maddesi uyarınca dava açmak üzere 7 günlük süre verilmesine ilişkin …… …… Hukuk Mahkemesinin 23.07.2013 tarih ve 2013/36 Esas-2013/36 sayılı kararının 3. kişi vekiline 25.09.2013 tarihinde tebliği üzerine, 3. kişi vekilinin takip dosyasına ibraz ettiği 07.10.2013 tarihli beyan delikçesi ile malın mülkiyetinin tespiti için Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını, bu nedenle …… Hukuk Mahkemesinde dava açmadıklarını beyan ettiği, dava dilekçesi ve aşamalardaki yazılı beyanlarında …… Mahkemesi dar yetkili mahkeme olduğu için malın mülkiyetinin tespiti ile ilgili davayı daha geniş yetkili olan mahkemede açtıklarını, …… Mahkemelerinin verdiği kararların kesin hüküm niteliğinde bulunmadığını beyan ettiği, eldeki davanın ise takibin devamına ilişkin Mahkeme kararından önce 18.07.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Buna göre; temyize konu dava, mülkiyetin tespiti davası olup, görevsizlik kararı veren …… Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçesinde belirtildiğinin aksine, İİK 96. maddesi uyarınca açılan bir istihkak davası değildir. Anılan nitelendirmeye göre temyize konu davada görevli mahkeme …… Hukuk Mahkemesi olmayıp, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, karara bağlanması gerekir. Bu sebeple, karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, …… Hukuk Mahkemesince davaya bakılıp işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366. ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.