Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/22036 E. 2020/3653 K. 18.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/22036
KARAR NO : 2020/3653
KARAR TARİHİ : 18.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mülkiyetin Tespiti ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, müvekkillerinin murisleri … adına kayıtlı taşınmazın kadastro tespitinin hatalı yapıldığını, düzeltme kararıyla taşınmazın yaklaşık üç dönüm büyüdüğünü ve düzeltme öncesinde üç dönüm arazide bulunan kırk beş zeytin ağacının davalılara ait arazide kaldığını ve arazinin ve zeytin ağaçlarının on yıl boyunca kullanıldığını belirterek ağaçların aidiyetine, tapuya tesciline ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava; muhdesatın tespiti ve ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına , mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek asıl davada karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacılar vekilinin tüm ve davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 536 parsel sayılı taşınmazın davacılar murisi … adına 20.10.1964 tarihinde tapulama ile kayıtlı olduğu, 6580 metrekare alanlı olduğu, bilahare Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzenleme ile taşınmazın alanının 9.510 metrekare olduğu; yine 567 parsel sayılı taşınmazın 14.4.1965 tarihinde davalılar murisi Ali Bolsoy adına kayıtlı iken 1/6’şar payla mirasçıları olan davalılara intikal ettiği, 1.11.2000 tarihinde de ifrazla 1012, 1008, 1009, 1010, 1011 parsel no’lu taşınmazların oluştuğu ve davalılar adına kayıtlı olduğu, Mahkemece davanın kısmen kabulü kapsamında talep konusu ağaçların da aidiyetine karar verildiği sabittir .
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar , bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi eşya hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup(TMK mad. 722, 724.ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez .
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK mad. 114/1-h, 115).
Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının , kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir .
Somut olayda, dava dilekçesinde talep edilen ağaçların aidiyeti noktasında izaleyi şuyu davası, kentsel dönüşüm uygulaması ya da kamulaştırma işleminin bulunmaması ve davacıların da davalıların malik olduğu dava konusu taşınmazda paydaş olmadığı hususu da ortadayken bu taleple ilgili hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulü doğru değildir .
SONUÇ : Yukarıda (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm ve davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 25,20 TL’nin davacılardan alınmasına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 18.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi .