Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/21504 E. 2020/3263 K. 10.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/21504
KARAR NO : 2020/3263
KARAR TARİHİ : 10.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil ya da Alacak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin 05.12.1972 tarihinde 312 parsel sayılı taşınmazı tarafların murisi …’ten hibe sözleşmesi ile devraldığını ve 1972 yılından beri kullandığını, daha sonra tapulama çalışmalarında taşınmazın davalılar adına tescil edildiğini, imar uygulaması ile 312 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilerek 160 ada 1 parsel, 163 ada 3 parsel, 166 ada 2 parsel, 167 ada 2 parsel, 168 ada 1 parsel ve 169 ada 1 sayılı parsellerin oluştuğunu, bu parsellere ilişkin davalıların tapuda devre yanaşmadığını belirterek, dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tescilini, aksi halde taşınmazın bugünkü değerinin tespiti ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
Davalılardan …, hibe sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının taşınmazda paydaş olduğunu ve kullandığı yerin kendi payına denk geldiğini, taşınmazın bazı paylarının dava dışı 3. kişilere satılmış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan … ve … 19.06.2014 tarihli celsedeki beyanlarında, dava konusu taşınmazda kendi paylarını sattıklarını belirtmişlerdir.
Mahkemece davanın kabulü ile 09.02.2015 tarihli fen bilirkişi …’ün raporunda belirtilen yeşil kalemle çizili ve yüzölçümü 5241,50 m2 olan taşınmazın davalılar adına olan kaydının iptali ile bölgedeki kadastro adasının son parsel numarasını izleyen yeni bir parsel numarası verilmesi şartı ile davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan …, … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tespit sonrası tescil öncesi tarihte gerçekleşen hibeye dayalı tapu iptal tescil ya da alacak davasıdır.
Dosyanın incelenmesinde, davacı tarafın davasını ölü … mirasçılarına yönelttiği, … Noterliğinin 16.05.2014 tarihli ve 1923 yevmiye numaralı mirasçılık belgesine göre … mirasçılarını davaya dahil ettiği, dava dilekçesinde 160 ada 1 parsel, 165 ada 3 parsel, 166 ada 2 parsel, 167 ada 2 parsel, 168 ada 1 parsel, 169 ada 1 parsel sayılı taşınmazları dava konusu etmişse de, hükme esas alınan 09.02.2015 tarihli bilirkişi raporu ekine göre hibe sözleşmesi ile kendisine devredildiğini iddia ettiği alanın bu taşınmazlardan yalnızca 169 ada 1 parsel sayılı taşınmaza kısmen isabet ettiğinin tespit edildiği, dava konusu 169 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde davalı gösterilen … mirasçılarının bir kısmının paydaş malik olup diğer bir kısmının ise malik olmadığı, ayrıca davalı gösterilen mirasçılardan …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’e dava dilekçesinin tebliğ edildiğine ilişkin tebligat parçasının da dosya arasında bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tapulu bir taşınmazın mülkiyet hanesinin değiştirilmesine yönelik iptal ve tescil davaları kural olarak tapu sicilinde malik görünen kişilere, malik görünen gerçek kişinin ölmüş olması durumunda ise mirasçılarına yöneltilir. Hal böyle olunca, Mahkemece; davacı tarfın talebi ve dava konusu 169 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı dikkate alınarak öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra toplanmış ve toplanacak deliller çerçevesinde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir iken usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre, dava dilekçesinde 160 ada 1 parsel, 165 ada 3 parsel, 166 ada 2 parsel, 167 ada 2 parsel, 168 ada 1 parsel, 169 ada 1 parsel sayılı taşınmazların dava konusu edildiği ve, hibe sözleşmesi ile davacıya devredildiği iddia edilen ve hükme esas alınan 09.02.2015 tarihli bilirkişi raporu ekindeki krokide yeşil ile gösterilmiş olan dava konusu alanın bu taşınmazlardan yalnızca 169 ada 1 parsel sayılı taşınmaza kısmen isabet ettiği anlaşıldığına göre, yeşil ile gösterilen alan dışında kalan taşınmazlara yönelik davanın reddi gerekirken bu hususta olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olması yanlıştır.
Ayrıca, hükme esas alınan 09.02.2015 tarihli bilirkişi raporu ekindeki krokide yeşil ile gösterilmiş olan dava konusu alanda kalan 169 ada 2 parsel, 165 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar ve yol olarak tescil harici bırakılmış olan bölüm dava konusu edilmediği halde bu taşınmazlar hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Ayrıca, tapusuz taşınmazların bağışlanması durumunda bağışlanan kişinin hak sahibi olabilmesi için bağışlanan yerin zilyetliğini de yasanın belirlediği koşullarda sürdürmüş olması gerekir. O halde, tarafların bu hususta göstermiş oldukları delillerinin toplanması, dayanak hibe senedinin geçerli olup olmadığı ve kısmen krokide yeşil ile gösterilen bölümde kalan dava konusu 169 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacının yasanın belirlediği koşullarda zilyetliği bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yetersiz inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması da yanlıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalılardan …, … ve …’nın yukarıda belirtilen temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine 10.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.