Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/20673 E. 2019/773 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/20673
KARAR NO : 2019/773
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen … 1.Aile Mahkemesinin 2011/723 Esas-2012/461 Karar sayılı davanın kabulüne, birleşen … 4. Aile Mahkemesi 2012/5 Esas-2013/355 Karar sayılı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı/birleşen dosyada davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, duruşma isteğinin pul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR

Davacı/birleşen dosya davalısı … vekili, dava ve birleşen dava dilekçesinde sayılan ve Güven adına kayıtlı malların tasfiyesi nedeniyle çıkacak alacağın Güven’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Güven tarafından açılan birleşen davanın reddini savunmuştur.
Davalı/birleşen dosya davacısı … vekili, Şenay’ın açtığı davaların reddini savunmuş, birleşen dava dilekçesinde sayılan ve Şenay adına kayıtlı malların tasfiyesi nedeniyle çıkacak alacağın Şenay’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, asıl ve birleşen … 1. Aile Mahkemesinin 2011/723 Esas, 2012/461 Karar sayılı dosyası ile açılan davanın kabulüne, 142.285,19 TL’nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı/birleşen dosya davacısı …’den tahsiline, birleşen … 4. Aile Mahkemesinin 2012/5 Esas, 2013/355 Karar sayılı dosyası ile açılan davanın kısmen kabulüyle 7.625,00 TL’nin davacı/birleşen dosya davalısı …’den tahsiline, fazlaya iişkin istemin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı/birleşen dosya davacısı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı/birleşen dosya davacısı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı-birleşen dosya davacısı … vekilinin birleşen … 1. Aile Mahkemesinin 2011/723 Esas-2012/461 Karar sayılı dava dosyasında tasfiyeye konu 241 parselde 14 nolu bağımsız bölüm ve birleşen … 4. Aile Mahkemesi’nin 2012/5 Esas-2013/355 Karar sayılı dava dosyasında tasfiyeye konu 245 parselde 11 nolu bağımsız bölüm yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM’de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad.544, TBK mad.646).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay’ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 Sayılı TKM’nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağı miktarları hesaplanmalıdır.
Tasfiyeye konu taşınmazın kooperatif üyeliği yoluyla edinilmesi halinde, kooperatife yapılan ödemelerden ve bu ödemelerin isabet ettiği dönemlerden hareketle, mal rejiminin tasfiyesi ile eşlerin alacak miktarları belirlenir. Kooperatif ödemelerinin 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda, eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 202/1. maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde tamamlanması halinde ise değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakkı doğabilecektir.
Kooperatif ödemelerinin bir kısmının mal ayrılığı, bir kısmının da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlerde yapılmasında; mal ayrılığı dönemindeki ödemelere her bir eşin yaptığı katkı oranı, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel mal olarak geçeceği kabul edilmektedir.
Buna göre; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde (01.01.2002 tarihine kadar) eşlerin kooperatif ödemelerine yaptıkları katkı oranı, 743 Sayılı TKM, Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Kişisel mal olarak kabul edilen bu katkı oranı, 01.01.2002 tarihinden sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre, hesap edilecek “değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı” miktarlarının tespitinde gözetilecektir.
Bunun için, öncelikle iddia ve savunmalar doğrultusunda kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belgeler, eşlerin katkıda kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıkları (miras, ziynet, bağış vb.) ile mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, gündelik, kar payı vb.) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. İhtiyaç duyulması halinde, değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 29.01.1994 tarihinde evlenmiş, 20.11.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 13.10.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu 241 parselde 14 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 11.11.2005 tarihinde diğer tahsisler nedeni ile davalı/birleşen dosya davacısı … adına; 245 parselde 11 nolu bağımsız bölüm eşler arasında mal ayrılığının rejiminin geçerli olduğu 27.09.1999 tarihinde tahsis nedeni ile davacı/birleşen dosya davalısı Şenay Tokdemir (Genç) adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 S.lı TMK mad.179).
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Mahkemece, 241 parselde 14 nolu bağımsız bölüm yönünden taşınmazın Güven adına edinme tarihi itibari ile edinilmiş mal olduğu gerekçesi ile taşınmazın değerinin 1/2’si oranında 125.000 TL katılma alacağının olduğuna, 245 parselde 11 nolu bağımsız bölüm yönünden ise taşınmazın edinme tarihi itibari ile Şenay’ın kişisel malı olduğu, Güven’in ne şekilde katkısı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, iki taşınmaz yönünden yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Öncelikle, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden her iki eşin de düzenli olarak çalıştığı anlaşılmakla, Yargıtayın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamalarına göre, çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eş Güven’in, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında 245 parselde 11 nolu bağımsız bölümün edinilmesine katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Ayrıca 241 parselde 14 nolu bağımsız bölümün…Yapı Kooperatifine, 245 parselde 11 nolu bağımsız bölümünde S.S….Konut Yapı Kooperatifi’ne üye olunarak edinildiği anlaşılmaktadır. O halde, …Yapı Kooperatifiden …’in, S.S….Konut Yapı Kooperatifinden …’in üyeliğine ve ödemeye ilişkin tüm belgeler getirtilerek, yukarda açıklanan Dairemiz ilke ve uygulamalarına göre, varsa evlilik öncesi, 01.01.2002 tarihinden önce ve 01.01.2002 tarihinden sonra yapılan ödemeler ile toplam ödemeye göre oranları tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kooperatife üyelik ve ödemelere yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan, eksik araştırma ile karar verilmesi hatalı olmuştur
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davalı/birleşen dosya davacısı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK’un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.