Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/19994 E. 2019/464 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19994
KARAR NO : 2019/464
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı ve Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine birleşen davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı-birleşen davalı vekili ile davalı-birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı-birleşen davada davalı … vekili, davacının dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın edinilmesine düğünde takılan ziynetlerle ayrıca çalışmak suretiyle elde ettiği gelirlerle katkıda bulunduğunu, yine dava dilekçesinde belirtilen aracın evlilik birliği içerisinde edinildiğini açıklayarak mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle davacı adına tescile karar verilmesini istemiş, tefrik sonrası sunduğu 26.05.2010 havale tarihli dilekçe ile davacının söz konusu menkul ve gayrımenkulün alınmasına yaptığı katkı nedeniyle taşınmazın davacı adına tesciline, bu talebin yerinde görülmemesi halinde katkı payı miktarının tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen davanın reddini savunmuştur.
Davalı-birleşen davada davacı … vekili, davanın reddini savunmuş, birleşen dava dilekçesinde belirtilen taşınmazı birleşen davacının satın alarak eşi adına tescil ettirdiğini, birleşen davalının anılan taşınmazı boşanma davası açılmadan önce kardeşine devretmek suretiyle kaçırdığını açıklayarak, mal rejiminin tasfiyesine taşınmazın rayiç bedelinin tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının davası yönünden, 29 nolu bağımsız bölümle ilgili davanın reddine, araçla ilgili 5.000 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen dosyada davacının davası yönünden, Demetevler’de bulunan taşınmazla ilgili davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-birleşen davada davalı vekili ile davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı-birleşen davada davalı vekili, 16.12.2009 tarihli boşanma dava dosyası ile birlikte açtığı mal rejiminin tasfiyesi davasında Keçiören’de bulunan taşınmazın ve 06 R 9938 plakalı aracın vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiş, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın tefrik edilmesinden sonra mahkemeye sunduğu 26.05.2010 havale tarihli dilekçede tescil talebinin yerinde görülmemesi durumunda katkı payı miktarının tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talep miktarını göstermediği gibi harcı da tamamlamamıştır. Birleşen dava dosyasında ise, davalı-birleşen davada davacı vekili Demetevler’de bulunan taşınmaz nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuş, tefrik sonrasında da talep miktarı açıklattırılmamıştır. Mahkemece hem asıl hem birleşen dava dosyasında davacı ve birleşen davacıya talep ettikleri alacak miktarları açıklatılıp harçları da tamamlandıktan sonra davaya devam edilerek toplanmış ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan husus yerine getirilmeden bir karar verilmesi usul hükümlerine aykırıdır.
Kabule göre de, asıl dava konusu 29 nolu bağımsız bölüm yönünden dosya içeriğine, toplanan delillere, özellikle tarafların müşterek çocukları olup tanık sıfatıyla alınan beyanlarına göre, davacı …’ın uzun süreden beri elişi yapıp sattığı, bu konuda uzman olduğu, evlere temizliğe gittiği, dolayısıyla düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu anlaşıldığına göre söz konusu taşınmaz yönünden TBK’nin 50-51.maddeleri uyarınca hakkaniyete uygun bir katkı oranı belirlenerek talep de gözetilmek suretiyle katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi doğru olmamıştır.
Diğer yandan, 06 R 9938 plakalı aracın sürüm değeri belirlenmeden, internet araştırması ile yetinilerek, buna değer verilerek karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece makine mühendisi bilirkişi marifetiyle söz konusu aracın mal rejiminin sona erdiği andaki durum ve nitelik tespiti yapılarak, tasfiye tarihindeki değeri belirlendikten sonra tarafların kazanılmış hakları ve talep miktarı da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dosya arasında bulunan tapu kaydına göre birleşen dava konusu 15914 ada 6 parseldeki 22/737 hisse 05.04.1996 tarihinde satış yoluyla birleşen davalı … adına satış yoluyla tescil edilmiştir. Her ne kadar birleşen davalı söz konusu taşınmazın mülkiyetinin kendisine ait olmayıp dava dışı ablası ve eşine ait olduğunu ileri sürmüşse de, bu savunma, güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığından bu taşınmazın birleşen davalıya ait olduğunun kabulü ile tasfiyeye dahil edilerek hesaplamada göz önünde bulundurulması gerekirken delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı-birleşen davada davalı vekili ile davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde ayrı ayrı iadesine 16.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.