Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/19862 E. 2019/463 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19862
KARAR NO : 2019/463
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, dava dilekçesinde belirtilen 4 ada 10 parsel 2 nolu bağımsız bölümdeki 1/2 hissenin davacının kazandığı para ile davalı eşi adına alındığını açıklayarak davalıya ait hissenin yarısının davacı adına tesciline karar verilmesini istemiş, tefrik öncesi 11.04.2011 havale tarihli dilekçede harca esas değerin 20.000 TL olduğunu belirtmiş ve 15.04.2011 tarihinde bu değer üzerinden tamamlama harcı yatırmış, tefrik sonrası 27.11.2014 tarihli yargılama oturumunda dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın davalıya ait hissesinin yarısının iadesi denmişse de yarısının bedelinin iadesini istediklerini bildirmiş, 12.11.2015 havale tarihli dilekçesi ile talebini toplamda 75.000 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde 25.10.2007 tarihinde 1/2 hisse ile davalı adına tapuya kayıt edildiği, davalının cevap dilekçesinde belirtmediği yargılama aşamasında babasının katkısı olduğu yönündeki savunmasının dikkate alınmadığı, aksi ispatlanamadığından taşınmazın edinme tarihine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, dava konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğu, bilirkişi raporlarının yeterli ve denetlenebilir nitelikte bulunduğu, davacı vekilinin davalı vekili huzurundaki 27.04.2014 tarihli sözlü ıslah beyanı nedeniyle 12.11.2015 tarihli ıslah talebinin 2.ıslah mahiyetinde kabul edildiği, HMK’nin 176/2.maddesine göre bir kez ıslah mümkün olduğundan değerle ilgili ıslah talebinin dikkate alınmadığı, hesap uzmanı bilirkişi raporunda 37.500 TL katılma alacağı olduğu belirtilmişse de davacı dava değerini 20.000 TL olarak bildirdiğinden taleple bağlı kalınarak davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının 20.000 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmişse de, gerekçe kısmen dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki, dava, 1086 sayılı HUMK’un yürürlükte olduğu 30.03.2011 tarihinde açılmıştır. Mahkemece taraflara delillerini sunmaları için 27.11.2014 tarihli yargılama oturumunda süre ve imkan verilmiş, davalı vekili 11.12.2014 tarihli delil listesinde tanık deliline dayanmıştır. Davalı vekili, vekil edeni ile görüşüp delil listesinde belirttiği tanıkları liste halinde bildirmek için mahkemeden süre istemişse de, davalı vekiline gerekçesiz olarak süre ve imkan verilmemiştir. Bu durum adil yargılanma hakkına uygun düşmemektedir. Diğer yandan, az yukarıda sözü edildiği gibi dava, 1086 sayılı HUMK zamanında açılmış olup davalı vekili delil listesinde “vs.her türlü delail” dediğine göre yemin deliline de dayandığının kabulü gerekir. Davalı tarafa bu hakkının da hatırlatılmamış olması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 16.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.