Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/19286 E. 2020/3132 K. 09.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/19286
KARAR NO : 2020/3132
KARAR TARİHİ : 09.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu olan 533, 185, 184 ve 403 parsel sayılı taşınmazların taraflar arasında fiilen taksim edildiğini, taksim edilen yerlerde vekil edenlerine ait muhdesatlar bulunduğunu belirterek, bahse konu muhtesatların vekil edenlere aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazlarda herkesin kullandığı yerin belli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 185 nolu parselde bulunan muhdesatlardan Fen Bilirkişileri … ve …’ın 02.11.2015 tarihli raporları ekinde bulunan krokide yer aldığı şekilde, D ve F harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların …’a aidiyetinin tespitine, 184 nolu parselde bulunan muhdesatlardan Fen Bilirkişileri … ve …’ın 02.11.2015 tarihli raporları ekinde bulunan krokide yer aldığı şekilde, D ve F harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların …’a, G harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların …’a aidiyetinin tespitine, 533 nolu parselde bulunan muhdesatlardan Fen Bilirkişileri … ve …’ın 02.11.2015 tarihli raporları ekinde bulunan krokide yer aldığı şekilde, A, D ve F harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların …’a, B harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların …’a, C harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların …’e (mirasçılarına), aidiyetinin tespitine, 403 nolu parselde bulunan muhdesatlardan Fen Bilirkişileri … ve …’ın 02.11.2015 tarihli raporları ekinde bulunan krokide yer aldığı şekilde, A harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların …’a, E, F harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların tamamının ve B harfi ile gösterilen bölümdeki kuyunun …’a, C harfi ile gösterilen bölümdeki muhdesatların …’a, aidiyetinin tespitine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan muhdesatların tespiti istemine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazlarda, tarafların paylı mülkiyet şeklinde malik olduğu, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan Fen,İnşaat ve Ziraat Bilirkişi raporlarına göre, bahse konu taşınmazlar üzerinde, sayıları ve yaşları belirtilen ağaçlar,ev,depo,ahır,garaj vs gibi muhdesatlar olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesine göre; “Hüküm sonucu kısmında; istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Kanun maddesinin bu açık düzenlemesinin sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Ne var ki; Mahkemece verilen kararın infaza elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, Mahkemece verilen hükümde, Fen bilirkişisi raporu ekinde yer alan krokide harflerle gösterilen muhdesatların aidiyetinin tespitine karar verilmiş ise de, gerek krokide gerekse hükümde, ağaçların cinsi, sayısı, kapladığı alan belirtilmeden, harflerle belirtilen muhdesatların aidiyetine denilmekle yetinilmiştir. Hal böyle olunca, davacılara ait olduğu belirlenen muhdesatların/ağaçların nelerden ibaret olduğu, ağaçların sayısının,cinsinin ayrı ayrı tespit edilerek hükümde yer almasının sağlanarak HMK’nin 297/2 maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Yine, bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nin 326/1. maddesi uyarınca Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Kanunda yazılı hallerden birisi hiç şüphesiz Yasa’nın 312/2. maddesidir. Bu madde hükmüne göre davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderinden sorumlu değildir. Hemen belirtmek gerekir ki; anılan maddenin uygulanabilirliği, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlıdır.
Ayrıca, muhdesatın tespiti davalarında davanın konusu (müddeabih) davalıların payına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup; yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerekir.Yine, yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK’nin 326/2. maddesi uyarınca hesaplanacak yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilecek vekalet ücretinden, her bir davalının, dava konusu taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olması halinde tapudaki payları, elbirliği mülkiyetin sözkonusu olması halinde ise miras payları göz önünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekir.
Somut olayda, Mahkemece, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 11.661,54 TL harcın davacılardan tahsiline karar verilmiş ve davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, dosya içeriği incelendiğinde, Mahkemece dava kabul edildiğine ve davalıların davayı kabulleri söz konusu olmadığına göre, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılması doğru olmamıştır. O halde, Mahkemece yapılacak iş, az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında hüküm kurulması olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden, hatalı değerlendirme ile karar verilmesi yanlış olup, hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.