Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/18280 E. 2018/20331 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18280
KARAR NO : 2018/20331
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :… Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen bir taşınmaz, bir araç ve davalının … …… rezervinde bulunan parası nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 74.000,00 TL katılma alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı …, davanın reddini savunmuş, dava konusu taşınmaz için yaptığı bir kısım harcamalar nedeniyle takas talep etmiştir.
Mahkemece, belirlenen toplam katılma alacağı ile birlikte çifte (tam) tasfiye yani külli tasfiyeden hareketle takas ve mahsubun gözetilmesi neticesinde davacı talebinin davalının takas neticesi ileri sürdüğü miktara ulaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü göstermesi ve hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte olması gerekir (HMK mad. 26/1; 297/2).
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davacının dava dilekçesinde davalı adına edinilen bir taşınmaz, bir araç ile davalının … …… rezervinde bulunan parasından kaynaklanan katılma alacağı talebinde bulunduğu, davalının cevap dilekçesinde dava konusu taşınmaz için yaptığı bir kısım harcamalar nedeniyle takas talep ettiği, Mahkemece takas ve mahsubun gözetilmesi neticesinde davacı talebinin davalının takas neticesi ileri sürdüğü miktara ulaşmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği görülmekte ise de; Mahkemece tarafların tasfiyeye konu ettiği her bir mal (alacak kalemi) için ne kadar alacak miktarı belirlendiği ve alacak miktarlarının belirlenmesinde hangi hesaplama yönteminin kullanıldığı anlaşılmamaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, HMK’nin 297/2 maddesine göre, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur. Ne var ki Mahkemece, kurulan hükümde davacının talebinin davalının takas neticesi ileri sürdüğü miktara nasıl ulaşmadığına ilişkin olarak yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığı gibi gerekçe de yazılmamış olup, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazları ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 18.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.