Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/17940 E. 2018/19244 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17940
KARAR NO : 2018/19244
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :…… Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejimi Tasfiyesinden Kaynaklı Alacak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … Başar, …… davasında …… ile birlikte … ili …… ilçesinde bulunan taşınmaz ile …… plakalı araç üzerinde kendisine ortak pay verilmesini talep etmiş, bu talebi …… davasından 07.07.2015 tarihinde tefrik edilmiş, davacı vekili 11.05.2016 tarihinde harcını da yatırarak verdiği dilekçesinde, … İli, …… İlçesi 2803 ada 28 parsel 5 nolu daire için 1.000 TL, …… plakalı araç için 300 TL katkı payı alacakları olduğunu beyan etmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmaz ve araç için ortak pay edilmesinin istendiği, daha sonra açıklama ve harç yatırmaya ilişkin verilen süre içinde alacak istenmiş ve ıslah edildiği bildirilmiş ise de davalının iddianın genişletilmesine muvafakat etmediği, ortak pay talebinin ise ayni bir talep olup mal rejiminin tasfiyesinde ayni talep istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HUMK mad.83, HMK mad.176) (…… Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, … 2001,s 3965). Islah müessesesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmektedir. (…… Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuk, C.I.II.B,5, … 1992 s.534.
Islahın konusunun tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu bir gerçek olduğuna göre, ıslahla düzeltilecek usul işlemlerinin neler olduğundan söz etmek gerekir. Gerek öğreti, gerekse Yargıtay davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Yine müddeabihin (davada talep olunan miktarın) artırılıp artırılmayacağı hususu da bir usul işlemi olup ıslahın konusudur (Kuru:C.IV.s 4035).
Islahın amacı, yargılama sürecinde, şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında, ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi, elbetteki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri, ıslahla düzeltilemez. ……, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından, usul işlemi olduğu kadar (davayı etkilediği için usul işlemidir) maddi hukuk işlemi mahiyeti taşımaktadır ve bu sebeple, bu işlemlerin de ıslah yoluyla düzeltilmesi imkansızdır. Çünkü ıslah, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımni hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir müessesedir. Açık bir irade beyanı ile terk edilen haklar, maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmadığı için, ıslahın konusu olamaz.
Bilindiği gibi, HUMK’un 87. maddesinin son cümlesindeki “müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez” hükmünü; Anayasa Mahkemesi …… Gazetenin 04.11.2000 tarihli nüshasında yayınlanan 20.07.1999 tarih 1999/1 E. 1999/33 K.sayılı kararı ile dava açıldıktan sonra davacının müddeabihi “ıslah” yoluyla artırmasını önleyen bu kural, bir hakkın elde edilmesini zorlaştırdığından ve davacıyı ikinci kez dava açmaya zorladığından Anayasanın Hukuk Devleti ilkesine ve hak arama özgürlüğünü kısıtlaması nedeniyle Anayasaya aykırı bulduğundan iptal etmiştir. Bundan böyle davacı, dava dilekçesinde gösterdiği müddeabihini (davalı muvafakat etmese bile) aynı dava içinde ıslah yolu ile artırabilecektir. Bu düzenleme, davacının ilk dava dilekçesinde saklı tuttuğu fazlaya ilişkin hakkını ek bir dava ile istemesine engel olmayacaktır.
Islahın sonuçlarına gelince; ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesine denir (HUMK mad.83, HMK mad.176). Islah tahkikata tabi davalarda tahkikat bitinceye kadar ve tahkikata tabi olmayan davalarda ise, yargılamanın bitimine kadar yapılabilir (HUMK mad.84, HMK mad.177). Yargıtayın 04.02.1948 gün 10/3 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararına göre hükmün Yargıtayca bozulması üzerine, hüküm mahkemesinde yeni tahkikat sırasında ıslah yapılması mümkün değildir. HUMK’un 85. maddesi (HMK mad.177/2) gereğince ıslah muayyen celsede diğer taraf hazır olduğu halde yapılabileceği gibi, diğer tarafa tebliğ edilmek şartıyla dilekçe ile de yapılabilir. Islah tek taraflı bir irade beyanı ile olup, ıslahın geçerliliği için karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne gerek yoktur. Ancak, ıslah eden taraf bu tarihe kadar olan yargılama giderleriyle karşı taraf için mahkemenin takdir edeceği zarar ve ziyanı karşı tarafın talebi üzerine davada mahkum olmuş gibi derhal mahkeme veznesine ödemeye mecburdur (HUMK mad.86/1, HMK mad.178). Karşı tarafın zarar ve ziyan konusunda bir talebi yoksa, mahkeme re’sen (kendiliğinden) bu masraflar yatırılmadı diye ıslah talebini reddedemez.
Davanın tamamen ıslahı dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılmasını gerektirir (HUMK mad.87, HMK mad.179/1). Gerek öğretide, gerekse yerleşik yargısal kararlarda, davanın tamamen ıslahında yeni bir dava açılmamış sayılacak, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, bunun doğal sonucu olarak, zamanaşımı, hak düşürücü süre ilk davanın açıldığı tarihteki duruma göre dikkate alınacaktır. Onun için davanın tamamen ıslahında ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılacaktır (…… Kuru “Hukuk Muhakemeleri Usulü” 6.baskı c.IV,s.3998 vd, …… …… Ansay “Yargılama Usulleri” isimli eser 1960 baskı sh:194 vd, …… Postacıoğlu “Medeni Usul Hukuku Dersleri” 1975 baskı s.460 vd, …… Üstündağ “Medeni Yargılama Hukuku Esasları” 1973 baskı s.335 vd, ile aynı yöndeki YHGK’nin 18.12.1957 gün E.2/66 K.64, YHGK’nin 30.1.2002 gün E.2002/2-63 K.2002/23 sayılı kararı, YHGK’nin 3.7.2002 gün ve 2002/9-564-572 sayılı kararı, YHGK’nin 5.3.2003 gün ve 2003/9-76-126 sayılı kararı.).
Davanın tamamen (kamilen) ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır (HUMK mad.87/1, HMK mad.179/1). Ancak, ıslahın ikrara, keşfe, bilirkişi raporlarına, şahit sözlerine bir etkisi olmaz. Yani ıslah ile bunlar geçersiz sayılamaz (HMK mad.179/2). Taraflar ancak kendi usul işlemlerini ıslah ile düzeltebilirler. Mahkemenin ve karşı tarafın işlemleri ıslahın konusu dışındadır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olayda, dava dilekçesinde evlilik içinde alındığı iddia edilen ev ve araçla ilgili ortak olarak pay edilmesi talep edilmiş ise de; Mahkemece tefrik sonrası 05.05.2016 tarihli celsede, mal rejimi konusundaki taleplerini ve talep sonucunu açıklaması için davacı vekiline iki hafta kesin süre verildiği, açıklanan değer üzerinden nispi harcı yatırması için verilen kesin süre içinde davacı vekilinin 11.05.2016 tarihinde araç için 300 TL taşınmaz için 1.000 TL olmak üzere toplam 1.300 TL katkı payı alacağı taleplerinin olduğu beyanını içeren dilekçesini dosyaya sunduğu, harcını da yatırdığı görülmektedir. HMK’nin 33. maddesi ile aynı Kanun’un 176. maddesindeki, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceğine ilişkin düzenleme karşısında, 11.05.2016 tarihli dilekçe, gerek içeriği gerekse talep sonucu bakımından ıslah niteliğinde olduğuna göre, Mahkemece davaya mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davası olarak devam edilmesi, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması gerekirken, 11.05.2016 havale tarihli dilekçenin ıslah dilekçesi mahiyetinde olmadığı, davacının talebinin ayni talep olduğu gerekçesi ile usul hükümlerine aykırı değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.