Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/17903 E. 2018/19246 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17903
KARAR NO : 2018/19246
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :…… Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı – Katkı Payı Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı … vekili, davalı adına kayıtlı, … …… ada 13 parselde bulunan taşınmaz için 600 TL, 62213 ada 1 parselde bulunan taşınmaz için 600 TL, 62225 ada 2 parselde bulunan taşınmaz için 600 TL,……… mah. 15174 ada 3 parsel 8 nolu bağımsız bölüm için 600 TL, …… plakalı 2001 model……… araç için 500 TL, davacıya ait ziynet eşyaları için 100 TL olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik toplam 3000 TL alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının iddialarının soyut olduğunu,……’deki 8 nolu bağımsız bölümün edinme tarihinin 2005 değil, 02.03.1999 olup, bu tarihte …… Devir sözleşmesi ile söz konusu hisseyi devraldığını, evin bedelinin tamamı ödendikten sonra 2000 yılı …… ayında tarafların eve yerleştiğini, fakat tapunun 03.06.2005 tarihinde verildiğini, bu nedenle edinim tarihinin 2002 yılı öncesi olduğunu, davalının adına kayıtlı taşınmazların tamamını kendi emek ve çalışması sonucu aldığını,davacının ev hanımı olduğundan, maddi ve somut katkısını ispatlaması gerektiğini, taşınmazların alındığı dönemde maddi durumu iyi olan davalının tavuk ürünleri üzerine bir işyeri işlettiğini, ziynetlerle ilgili olarak tarafların evlilikleri üzerinden uzun zaman geçtiğini, bu sürede ziynetlerin harcanmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı kabul edildiğini, davaya konu aracı davalının ………tan çekmiş olduğu 9000 TL değerindeki kredi borcunu kapatmak için sattığını açıklayarak, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin araca yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 Sayılı TMK mad. 235/1). Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vb.) göre değerlendirilir (TMK mad. 228/1). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK mad. 227/1 ve 235/1), sürüm (rayiç) değerleri (TMK mad. 232 ve 239/1) hesaba katılır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Tasfiyeye konu mal elden çıkarılmışsa, mahkemece hakkaniyete uygun olarak değer tespiti yaptırılmalıdır (TMK mad. 227/2). Artık değere katılma alacağı isteği söz konusu olduğunda, davalı eş TMK’nin 229. maddesinde belirtilen amaç doğrultusunda malı elden çıkarmışsa, başkasına devredilen mal varlığı mevcutmuş gibi tasfiye hesabına dahil edilir ve devir tarihindeki değeri esas alınır (TMK mad. 235/2).
Tasfiyeye konu mal varlığında, katkı tarihinden sonra değerinde azalma olmuşsa, katkının başlangıçtaki değer esas alınır (TMK mad. 227/1). Denkleştirmede ise, aksine değer azalması olması durumunda azalmış hali ile değerlendirilir (TMK mad. 230).
Somut olaya gelince; taraflar 20.10.1981 tarihinde evlenmiş, 20.11.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad. 179).
Davaya konu …… plakalı araç, 06.02.2004 tarihinde davalı adına tescil edilmiş, boşanma dava tarihinden 3 ay önce 17.08.2012 tarihinde üçüncü bir kişiye devredilmiştir. Mahkemece, aracın mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olmadığı, davalının kredi borcu olduğuna ilişkin kredi ödeme tablosunu dosyaya sunduğu, davacının TMK’nin 229 maddesine ilişkin iddia ve ispatı bulunmadığı, davalının araç üzerinde tasarruf hakkını kullanmış olduğu gerekçesi ile araca yönelik katılma alacağı talebi reddedilmiştir. Davaya konu araç boşanma dava tarihinde mevcut değil ise de, TMK’nin 229/1 maddesi dikkate alınarak elde edilen bedelin evlilik birliğinin ihtiyaçları için harcandığı konusunda ispat yükünün de davalıda olduğu gözetilerek, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece aracın mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olmadığı ve TMK’nin 229/1 maddesinin re’sen dikkate alınamayacağı gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
3. Davacı vekilinin davaya konu taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece davaya konu taşınmazların 01.01.2002 tarihinden önce edinildikleri, davacı kadının ev hanımı olduğu taşınmazlara katkısının bulunmadığı gerekçesi ile taşınmazlara yönelik alacak talepleri de reddedilmiştir. Davaya konu 13, 1 ve 2 parsellerdeki taşınmazların imar uygulaması görmeden önce 933 parselde yer aldığı, davalının bu parsel üzerindeki 2/5 hissesini 11.07.2000 tarihinde, 1/5 hissesini de 18.08.2000 tarihinde edindiği, imar uygulaması sonucu 13 ve 1 numaralı parsellerin 05.12.2008 tarihinde, 2 parselin ise 30.03.2015 tarihinde davalı adına oluşturulduğu, davaya konu 15174 ada 3 parselde bulunan 8 nolu bağımsız bölümün ise davalı tarafından 02.03.1999 tarihinde ……sinin devralınması suretiyle davalı tarafından edinildiği, dosya kapsamından anlaşılacağı üzere tarafların bu evde 05.08.2000 tarihinde oturmaya başladıkları bu nedenle taşınmazların 01.01.2002 öncesi edinildiği bu nedenle taşınmazlara yönelik davanın katkı payı alacağı isteğine ilişkin olduğu görülmektedir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM’de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı Kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (sayılı eBK mad. 544, 6098 sayılı TBK mad. 646).
Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189). Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka mal varlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (…… vb.) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu mal varlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtayın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve özellikle müşterek çocukların da aralarında bulunduğu tanık beyanları dikkate alınarak davacı …… birliği içinde elişi ve tülbent oyası yaptığı, eşofman takımı getirterek bunları sattığı, evlere temizliğe gittiği, yaşlı bir kadının bakımını sağladığı belirlendiğine göre, davacının çalışarak gelir elde ettiğinin kabulu ile dava konusu taşınmazların 01.01.2002 öncesi edinildikleri de dikkate alınarak, taraf gelirleri, TKM’nin 152. maddesi ile gerektiğinde TMK’nin 4. ve TBK’nin 50. maddesi de gözetilmek sureti ile davacının katkı oranının ve dava tarihindeki değerler üzerinden katkı payı alacağının belirlenmesi gerekirken davacının ev hanımı olduğu, gelir elde etmediği kabul edilerek davacının alacak talebinin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK madde 297/ç) ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.