Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/17826 E. 2020/5142 K. 15.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17826
KARAR NO : 2020/5142
KARAR TARİHİ : 15.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.09.2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat … ve karşı taraftan davalı vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, vekil edeni ile davalının dava konusu taşınmazda 1/2 hisselerle paydaş olduğunu, taraflar arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle taşınmazla ilgili olarak ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, taşınmaz üzerindeki muhdesatların vekil edenine ait olduğunu açıklayarak, 2 adet betonarme çatılı garaj, 1 adet betonarme garaj, bir adet betonarme tek katlı evin mülkiyetinin vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, 22.02.2016 tarihli dilekçesi ile, 28.758,79 TL bedelli, müştemilat depo-garaj nitelikli yapı, 21.823,36 TL bedelli müştemilat depo-garaj nitelikli yapı, 9.543,74 TL bedelli müştemilat depo-garaj nitelikli yapı, WC ve bahçe duvarı ile bahçe etrafına çekilen tel çitin vekil edeni tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı evin tarafların ortak murisinden intikal ettiğini, taşınmazın onbeş yıldır davacı tarafından kullanıldığını, taşınmaz üzerinde yapılan tamirat ve tadilatların vekil edeninin rızası dışında yapıldığını, depo ile sundurmalardan birinin ortak muristen kaldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; “Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile, … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 108 ada, 64 parsel sayılı taşınmaz üzerinde giriş kapısına göre müştemilat sağdaki ilk garaj yani inşaat bilirkişinin raporunda müştemilat (depo, garaj) samanlık ve samanlığın yanındaki tuvalet ve bahçe duvarının davacı tarafından yapıldığının tespitine, (inşaat bilirkişisinin 05.12.2015 tarihli raporunda müştemilat (depo, garaj) 21.823,36-TL, müştemilat depo 9.543,74 TL, tuvalet ve bahçe duvarı şeklinde belirtiği kısımlar), davacının diğer müştemilatın kendisi tarafından yapıldığı konusundaki talebinin REDDİNE, davacı dava dilekçesinde aidiyetinin tespiti talebinde bulunduğu, oysa bu talebinin yasal koşulları bulunmadığından (1/2 pay sahibi olup bu pay dışında kalan) REDDİNE, alınması gerekli 2.518,39 TL harç olup, 341,55 TL peşin harç ve 727,95 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.069,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.448,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yapılan 366,75 TL harç, 727,95 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.094,70 TL harcın davalıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafından yapılan, 195,40 TL keşif harcı, 400,00 TL bilirkişi ücreti, 75,00 TL keşif araç ücreti, 63,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 733,40 TL masrafın davanın ret ve kabul oranına göre 335,16 TL masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı vekili ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için 4.405,38 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı vekili ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin göre davalı vekili için 5.168,57 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” karar verilmesi üzerine; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
Öncelikle; gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gerekmekte olup, HMK’nin 26.maddesine göre de, hakim talep sonucuyla bağlıdır.
Bundan ayrı, muhdesatın tespitine ilişkin davalarda Mahkemece araştırılması gereken husus; muhdesatın kim tarafından, hangi gelirlerle, kimin adına ve hesabına, ne zaman ve ne şekilde yaptırıldığı olup, bu hususların duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti gerekmektedir.
Ayrıca; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesine göre, kadastrodan önce meydana getirilmiş olan muhdesatlar ile ilgili davaların, yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. On yıllık süre kamu düzenine ilişkin olup, hak düşürücü niteliktedir ve olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin geçmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm defi ve itirazlardan önce göz önünde bulundurulur. Yargılama bitinceye kadar hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından da kendiliğinden dikkate alınır.
Yine bilindiği üzere; muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih), dava tarihindeki, davalının/davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK’nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalının/davalıların, taşınmazın paylı mülkiyete tabi olması durumunda tapudaki hisseleri, elbirliği mülkiyetinde ise veraset ilamındaki payları gözönünde bulundurulmak suretiyle sorumlu tutulmaları gerekir.
Somut olaya gelince;
1.Mahkeme tarafından kurulan hükümden hangi talepler ile ilgili kabul kararı verildiği hangi talepler ile ilgili ret kararı verildiği, kabul ve ret kararı verilen muhdesatların hangi muhdesatlar olduğu hususları anlaşılamamakta olup, hüküm açık, anlaşılır ve denetime elverişli olmadığı gibi, hükme 05.12.2015 tarihli inşaat bilirkişisi raporunun esas alındığı belirtilmiş ise de, dosya arasında 05.12.2015 tarihli inşaat bilirkişi raporu bulunmadığı anlaşılmıştır.
2.Davacı tarafından dava dilekçesinde, 2 adet betonarme çatılı garaj, 1 adet betonarme garaj, bir adet betonarme tek katlı evin mülkiyetinin vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesi istenmiş olmasına rağmen, talep aşılmak suretiyle dava dilekçesinde belirtilmeyen, WC, bahçe duvarı ve bahçe etrafına çekilen tel çit ile ilgili olarak da hüküm tesis edilmiştir.
3.Mahkemece, yargılama sırasında taraf tanıkları keşif mahallinde dinlenmeyip duruşmada beyanlarına başvurulduğundan, hangi muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiği, hangi muhdesatın muristen kaldığı hususunda duraksama oluşmuştur.
4.Dosyaya ibraz edilen 28.01.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz üzerinde, kadastro çalışmaları sırasında ölçülen bir adet tek katlı ev, bir adet depo ve garajın bulunduğu belirtilmiş olmasına rağmen, dava konusu taşınmazın kadastro tutanakları ve tüm tedavülleriyle birlikte tapu kaydı dosya arasına alınarak, raporda belirtilen yapıların davacı tarafından tespiti talep edilen yapılar olup olmadığının, kadastro tespit tarihinden önce mi sonra mı meydana getirildiğinin tanıklardan sorulması ve az yukarıda açıklanan Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesindeki hak düşürücü süre yönünden değerlendirme yapıldıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözönünde bulundurulmaksızın hüküm tesis edilmiştir.
5.Mahkeme tarafından yargılama giderlerine ilişkin hüküm tesis edilirken, dava tarihi itibariyle az yukarıda açıklanan ilkelere uygun şekilde tespit edilecek dava değerinin esas alınması gerekirken, dava tarihi yerine keşif tarihindeki değerler esas alınmış ve bahsi geçen ilkelere uyulmamıştır.
Hal böyle olunca, Mahkeme tarafından, davacı tarafın dava dilekçesindeki talepleri gözetilmek suretiyle; muhdesatların kadastro tespitinden önce yapılıp yapılmadığı buna göre hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususlarının araştırılarak oluşacak sonucun dikkate alınması, tanıkların keşif mahallinde dinlenip, muhdesatların kim tarafından, ne zaman, kimin nam ve hesabına yapıldığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, muhdesatların numaralandırılmış halini gösterir hüküm kurmaya elverişli ayrıntılı krokili rapor alınması, rapora istinaden açık, anlaşılır ve infaza elverişli hüküm kurulması, yargılama giderlerine esas olmak üzere, muhdesatların dava tarihindeki değerlerinin tespit edilmesi, yargılama giderlerinin Dairenin muhdesat tespiti davalarındaki ilkelerine göre hesaplanması gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek hüküm tesisi doğru olmamış taraf vekillerinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde görülmüştür.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.540,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve yine Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.540,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 15.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.