Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/17154 E. 2018/19409 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/17154
KARAR NO : 2018/19409
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı … Berber vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen dava dilekçesinde belirtilen mallar nedeniyle 50.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiş, 09.03.2016 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 80.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, küçük-büyükbaş hayvanlar nedeni ile 651,00 TL katılma alacağının, emekli ikramiyesi nedeni ile 3.223,00 TL katılma alacağının, banka hesaplarında bulunan para nedeni ile 18.766,00 TL katılma alacağının, 153 ada 16 parsel sayılı taşınmaz nedeni ile 16.450,03 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline; 4144 ada 29 parselde 28 nolu bağımsız bölüm, 23 EL 819 plakalı araç ve 159 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekili ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan 4144 ada 29 parsel 28 nolu bağımsız bölüm, 159 ada 9 parsel sayılı taşınmazın arsası, 23 EL 819 plakalı araç, hayvanlar, Ziraat Bankası 5010 nolu hesaba yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. a. 159 ada 16 parsel sayılı taşınmaz ve 5011 nolu banka hesabındaki para yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, mal rejiminin tasfiyesinde anne ve baba gibi yakınlar tarafından eşlere yapılan temlik işlemleri resmi kayıtta bedelle yapılmış gibi gösterilse bile hayatın olağan akışına göre, karşılıksız kazandırma (TMK mad. 220/2) ve bir tür bağış işlemi niteliğinde olduğu; bu nedenle, eşe geçen bu malvarlığının onun kişisel malı olduğu kabul edilir. Kuşkusuz bu işlemin karşılıksız kazandırma olmadığı iddia eden tarafından ispatlanabilir. Tasfiyeye konu 159 ada 16 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının incelenmesinden, davalı eşin evlilik birliği içinde taşınmazı, babasından 25.08.1980 tarihinde devraldığı anlaşılmaktadır. Davalının babası tarafından satış gibi işlem yapılmış ve yapılan devir evlilik birliği içinde gerçekleşmiş ise de; bir fiili karine olarak, hayatın olağan akışına göre eşlerden birinin anne veya babası tarafından yapılan bu gibi malvarlığı devirleri karşılıksız kazandırma (bağışlama) olarak değerlendirildiğinden ve bu fiili karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını, tasarrufun karşılıksız kazandırma olmayıp karşılığı verilerek elde edilmiş bir edinim olduğunu, gerçek anlamda bir satış işlemi olduğunu iddia eden eş; başta satış bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle de ispatlayamadığından davalıya babası tarafından devredilen 159 ada 16 parsel sayılı taşınmazı yönünden davacının mal rejiminin tasfiyesine bağlı bir alacak hakkının mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. 159 ada 16 parselle ilgili davanın mahkemece reddine karar verilmesi gereklidir.
Ayrıca, davalının banka hesabında bulunan paranın içinde 159 ada 16 parsel sayılı taşınmazın satışından elde edilen paranın da olduğunu savunduğu, taşınmazın 14.04.2010 tarihinde satıldığı, davalının 5011 nolu banka hesabının aynı tarihte 5005 nolu hesaptan 27.000 TL aktarılarak açılmış olduğu anlaşılmaktadır. O halde, banka hesabında bulunan parada kişisel mal olan 159 ada 16 parsel sayılı taşınmazın satışından elde edilen paranın olması halinde, bu miktar üzerinde davacının alacak hakkı olmayacaktır. Tüm bu açıklamalara göre, mahkemece gerek 5005 gerek 5011 nolu banka hesaplarının hareketleri getirtilip incelenerek 159 ada 16 parsel sayılı taşınmazın satışından elde edilen paranın, bankada mevcut miktar içinde olduğunun tespit edilmesi halinde, belirlenecek bu miktar yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekir.
b. 159 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapı ve emekli ikramiyesi yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
4721 Sayılı TMK’nin “Edinilmiş Mallar” başlıklı 219. maddesinin 2. fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 228/2. maddesinde ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarın kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 31.04.2012 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.
Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal (artık değer) kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur.
Emeklilik ikramiyesinin tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad.235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir mal varlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan mal varlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.
Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemi mal rejiminin ölüm dışındaki nedenlerle sona ermesi hallerinde uygulanır.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, emekliliğe ve ödemeye ilişkin belgeler bulunduğu yerlerden getirtilerek, hüküm kurulurken göz önünde bulundurulmalıdır. Belirtilen ilke ve esaslara göre değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulması halinde konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, Mahkemece 159 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan yapının, emekli ikramiyesi ile yapıldığına yönelik Mahkemenin kabulü yerinde ise de; emekli ikramiyesinin 159 ada 9 parsel üzerindeki yapının inşasında kulanıldığı, emekli ikramiyesi yerine geçen değer olduğu gözetildiğinde, bu yapı yönünden katılma alacağının kabul edilmemesi ve boşanma dava tarihinde mevcut olmayan emekli ikramiyesi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde, Mahkemece, 159 ada 9 parsel sayılı taşınmazın üzerine yapının yapılmasında kullanılan emekli ikramiyesi yönünden yukarda açıklanan yasal düzenlemeler ile Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre edinilmiş mal oranı tespit edilerek, artık değere katılma alacağının hesaplanması ve sonucuna göre alacakla ilgili hüküm kurulması gerekir.
c. Kira geliri ve emeklilik maaşına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin herbiri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26; 297/2).
O halde, Mahkemece davacının dava dilekçesinde kira geliri ve emeklilik maaşına yönelik talebi bulunduğu halde bu talepler yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmaması, olumlu-olumsuz karar verilmemesi de usul ve yasaya aykırı olmuş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davacı vekilinin ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 28.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.