Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/16722 E. 2020/3150 K. 09.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16722
KARAR NO : 2020/3150
KARAR TARİHİ : 09.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi değerden ve duruşma gideri olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı … vekili, dava konusu üç parça taşınmazın tapuda davalıların murisi ölü … adına kayıtlı olduğunu, mirasçıların bu yerleri bedeli mukabilinde davacıya sattıklarını, satış gerçekleşen 1983 yılından bu yana bahse konu taşınmazlara davacının malik sıfatıyla zilyet olduğunu açıklayarak, taşınmazların davalıların murisi … adına tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalılar …, …, …, …, … ve … arsaların satışının söz konusu olmadığını sadece bakımı yapılamadığı için arsa üzerindeki zeytinlerin davacıya verildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının TMK’nin 713 maddesinin Anayasa Mahkemesinin iptali kararından önce 20 yıldan fazla zilyeti olup tapu kaydının hükmünü yitirdiğinin sabit olduğu, bu nedenle iptalden sonraki hükümler geçmişe yürüyemeyeceği için davacının kazanılmış hakkının bulunduğu ve bu kazanılmış hakkın Anayasa çerçevesinde korunduğunu, gayrimenkullerin yerinde yapılan keşif ile dinlenen mahalli tanıkların açıkça bu yerin davacı tarafından kullanıldığının ekilip biçildiğini ve devamla olaya tanık olan 2 şahidin de ücretlerinin ödendiğini beyan ettikleri, tüm bu hususlar dikkate alındığında 30 yıldan fazla süredir mirasçılar tarafından tapu kaydına herhangi bir intikal ve tescil talebi olmadığının açıkça görüldüğü, davacının adına tapu kaydının geçmesinin sağlanmasına engel çıkardıkları için kazanılmış hakka binaen zilyetliğin tüm koşulları gerçekleştirildiğinden, davanın kabulüne, 200 ada 2177 parsel sayılı taşınmazın, 250 ada 1717 parsel sayılı taşınmazın ve 260 ada 2344 sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kayıtlarının ayrı ayrı iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, TMK’nin 713/2. maddesinde yazılı “ölüm” hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. TMK’nin 713/2. maddesindeki yollama nedeniyle bu tür davaların aynı maddenin diğer fıkralarında yazılı koşullara tabi olması gerektiği sonucuna ulaşılır. Aynı maddenin 3. fıkrasındaki “tescil davası” sözcüğünün 1. ve 2. fıkraya göre açılacak davaları kapsadığının kabulü gerekir. (Yargıtay HGK’nin 17.02.2010 tarihli ve 2010/8-58 Esas, 2010/78 Karar, … – 1. …, Zilyetlik-Tescil-Tapu İptali Davaları, 1983-Sh; 1451). Buna göre, gerek yasal hasım durumunda bulunan Hazine ve diğer kamu tüzel kişileri ve gerekse iptal ve tescil isteği nedeniyle davada taraf durumunu almış bulunan kayıt malikinin mirasçıları olan davalılar harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulamazlar. Eksik harcın davacıdan alınmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gereklidir.
Somut olayda Mahkemece; dava konusu taşınmazların toplam değeri teknik bilirkişilerce 145.250,00 TL olarak belirlenmesine ve bu değer üzerinden yatırılması gereken harç 9.922,02 TL olmasına karşın 70,01 TL harç hesap edilmesi ve bakiye 100,79 TL’nin davacıya iadesine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bununla birlikte dosya kapsamı incelendiğinde dava konusu üç taşınmazın tapuda davalılar adına değil davalıların murisi … adına kayıtlı olduğu sabit olup, hüküm fıkrasında davalılar adına olan kayıtlarının iptaline yönelik karar verilmesi hatalı olmuştur. Ne var ki bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onamasına karar vermek gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen sebeple davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile gerekçeli kararın (1.) bendi üçüncü satırında geçen “davalılar adına olan,” ifadelerinin hüküm yerinden çıkartılmasına, bunun yerine ” … adına olan” ifadesinin eklenmesine, gerekçeli kararın (2.) bendinde geçen ” Karar ve ilam harcı olarak hesaplanan 70,01 TL nin başlangıçta peşin olarak alınan 170,80 TL den mahsubu ile bakiye kalan 100,79 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,” ifadelerinin hüküm yerinden çıkartılmasına, bunun yerine “Karar ve ilam harcı olarak hesaplanan 9.922,02 TL’den başlangıçta peşin olarak alınan 170,80 TL den mahsubu ile bakiye kalan 9.751,22 TL’ nin davacıdan tahsiline,” ifadesinin eklenmesine, HMK’nin 370/2. (HUMK’un 438/7) maddesi uyarınca hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının (1.) bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.