Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/16504 E. 2018/18487 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16504
KARAR NO : 2018/18487
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatı İle) Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R

Davacı … vekili, tefrik edilen boşanma davasında verdiği karşı dava dilekçesinde, davacının ziynet eşyalarının bir kısmı satılarak, alım bedelinin tamamı eşler tarafından ortak ödenen, davalı adına kayıtlı …plakalı aracın, edinilmiş mal kapsamında değerinin yarısının, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 8.000 TL’nin dava tarihinden itibaren geçerli yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 03.05.2016 tarihinde harcını da tamamladığı dilekçe ile talebini 10.250 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu aracın evlilik içinde edinildiğini, paylaştırılması gerekeceğini, fakat yarı bedelinin ödenmesi talebini kabul etmediğini, araç kaydının iptali ile yarı oranda taraflar adına tescilini talep ettiğini, araç alınırken iddia edildiği gibi davacının ziynet eşyalarının kullanılmadığını açıklayarak, fazlaya ilişkin talepleri de kabul etmediğini bildirmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 10.250 TL’nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının aracın yarı oranında tescil kaydının davacıya verilmesine yönelik talebinin ise yasal dayanağı bulunmadığından reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin dava konusu araca yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar, 07.07.2000 tarihinde evlenmiş, 06.02.2014 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad. 179).
Dava konusu 34 BM 5195 plakalı araç, taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 20.02.2007 tarihinde davalı adına satış yolu ile edinilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). Edinme tarihi itibarıyla davacının talebi katılma alacağı niteliğindedir. Davalı taraf cevap dilekçesinde diğer açıklamalar yanında, dava konusu aracın davacı adına yarı oranda tescilini talep ettiklerini beyan etmiştir. Mahkeme gerekçesinde, bu talebin yasal dayanağı bulunmadığı yazılı ise de bu görüşe katılma imkanı yoktur.
Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 günlü 8/7 E-K sayılı YİBK, 4721 Sayılı TMK’nin m. 227/1, 231 ve 236/1. maddeleri). TMK’nin 239/1. fıkrasında; “Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3. maddede ise “Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler” hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır. Başka bir anlatımla, tasfiye alacaklısı ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamaz, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebilir.
Açıklanan bu kuralın istisnaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; davalı (borçlu) tarafın araçla ilgili hesaplanan katılma alacağı açısından, cevap dilekçesinde bildirdiği TMK’nin 239/1. maddesinde düzenlenen ayın (1/2 hisse devri) konusunda yani mülkiyetin devri hususundaki talepte bulunduğu, ayın ile ödeme hakkını kulllandığını bildirdiği, bu hakkın kullanımında kötüniyetli olduğuna ilişkin dosyada bir bilgi, belge veya delil de bulunmadığı gözetilerek, Mahkemece, araç açısından TMK’nin 239/1. maddesine göre borcun ayın olarak ödenmesinin seçildiği, cevap dilekçesinde bu hususta talepte bulunulduğu gözetilip, bu talep değerlendirilerek oluşacak duruma göre hüküm kurulması, sonucuna göre aracın 1/2 payına ilişkin davalı kaydının iptali ile davacı adına tescil edilebileceği hususunun dikkate alınması gerekirken, bu talebin yasal dayanağı olmadığından hareketle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.