YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16494
KARAR NO : 2020/2884
KARAR TARİHİ : 03.06.2020
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Dava dilekçesinde, … İli … İlçesi … Mahallesi 240 nolu parselin kuzeyinde tapulama harici taşınmazın Ilısu Barajı ve HES kapsamında kaldığı, iş bu taşınmaz üzerinde bulunan yapı ve ağaçların kendisine ait olduğunun tespitini istemiş, davacı İzzetin’in 2004 yılında vefat eden babası …’ın diğer mirasçıları davaya müdahale talebinde bulunarak muhdesatların müteveffa …’ın mirasçılarına ait olduğunun tespitini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile fen ve ziraat bilirkişisi raporunda vasıfları belirtilen taş duvar, tel çit, çardak ve ağaçların müteveffa …’ın mirasçılarının miras payları oranında meydana getirildiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın kabulüne dair mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kamulaştırma sahası içerisinde kalan taşınmaz üzerindeki yapı ve ağaçların davacılarca meydana getirildiğinin tespiti (muhtesatın tespiti) istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir.
Duraksamadan belirtmek gerekir ki; mevcut bir muhdesata sonradan yapılan imalatlar yeni bir muhdesat meydana getirme sayılamayacağı gibi, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhdesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir. Aynı şekilde bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar da teferruat niteliğindedir. Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat tespiti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu’nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği kuşkusuzdur. Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemez. Hemen belirtmek gerekir ki hukuki yarar dava koşuludur.
Somut olaya gelince; Mahkemece, davaya konu fen bilirkişisi raporunda “A” harfi ile gösterilen 1437,97 m2’lik tespit harici taşınmaz üzerinde bulunan taş duvar ile çeşitli cins ve yaştaki ağaçların yanısıra 117,00 m2 yüzölçümlü tel çit ile 270,00 m2 yüzölçümlü çardağın da muhdesat olarak tespitine karar verilmiş ise de, varılan sonuç ve oluşturulan hüküm az yukarıda zikredilen yasal düzenlemelere ve yerleşik uygulamaya uygun düşmemiştir. Aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen tel çit ile çardak taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayıp (mütememim cüz) her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğinde oldukları kuşkusuzdur. Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde TBK’nin 77 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen tel çit ve çardak yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden bozma nedeni yapılmamış, hükmün (1) numaralı fıkrasının HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan sebeplerle hükmün (1) numaralı fıkrasındaki “117,00 m2 yüzölçümlü tel çitin, asma ağacı için demir profilden yapılmış toplam 270,00 m2 yüzölçümlü çardağının” ibaresinin hükümden çıkartılmak suretiyle Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollaması ile HMK’nin 304. maddesi (1086 sayılı HUMK’un 438/7. fıkrası) gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 03.06.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.