Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/14595 E. 2017/5212 K. 06.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14595
KARAR NO : 2017/5212
KARAR TARİHİ : 06.04.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

… A R A R

Davacı 3. kişi vekili, 04.09.2014 tarihinde yapılan hacze konu makinenin müvekkilline ait olduğunu, faturasının bulunduğunu, açıklayarak davanın kabulü ile haczin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz işleminin borçlunun huzurunda yapıldığını, işyerinin önündeki tabelada “Çalışkan Altın ve Gümüş Tamiri Yapılır” yazısının görüldüğünü, polis nezaretinde yapılan evrak araştırmasında borçlu adına çok sayıda evrak bulunduğunu açıklayarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, borçlunun takip tehdidi altında devir yaptığına ilişkin kanıt bulunmadığı yapılan emniyet araştırmasında borçlunun davacı 3. kişinin yanında çalıştığının tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3. kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dava konusu haciz borçlu …ın huzurunda yapılmış, borçlu adına vergi dairesi alındı belgesi ile fatura bulunmuştur. Öte yandan, kapının önünde “…. Tamiri Yapılır” tabelasının olduğu tespit edilmiştir. Borçlunun soyadı Çalışkan olup, faaliyet alanı da gümüş tamiri üzerinedir. Buna göre somut olayda, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. İspat yükü altında olan üçüncü kişi karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir.
Davacı 3. kişinin iddiasına dayanak yaptığı ve dava dosyasına sunduğu faturalar ve vergi levhası gibi belgelerin düzenlenmesi her zaman mümkün olup, istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmezler. Kaldı ki, davacının sunduğu faturaların ayırtedici özelliği olmadığı gibi, faturalar borcun doğumundan sonraya ilişkindir. Ezcümle, davacı 3. kişi dayandığı deliller ile alacaklı-borçlu lehine olan karinenin aksini ispat edememiştir.

Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında; eldeki davada mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, davada ispat yükünün davacı 3. kişide bulunduğu ve anılan tarafın dava dosyasına sunmuş olduğu deliller ile istihkak iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı alacaklı yararına İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 06.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.