Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/14273 E. 2018/18172 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14273
KARAR NO : 2018/18172
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, yetkisizliğine karar verilmiş olup hükmün davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R

Davacı 3. kişi vekili, 02.02.2015 tarihli haciz esnasında mülkiyeti müvekkilline ait menkullerin haczedildiğini öne sürerek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davaya konu haciz işleminin, … İcra Müdürlüğünce gerçekleştirildiği, buna göre yetkili mahkemenin … İcra Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 02.06.2016 tarihli ek karar ile, temyiz başvurusunun süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmiş, bu kez ek karar davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı istihkak davası niteliğinde olup, anılan Kanun’un 97. maddesinin 11. fıkrası uyarınca basit yargılama usulune tabidir.
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK’nin “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
(1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.”hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK’nin 297. maddesindeki unsurlardır.
Buna göre; mahkeme, tahkikatın tamamlanmasından sonra, tarafların son beyanlarını almalı ve yargılamanın sona erdiğini bildirdikten sonra hükmü tefhim etmelidir. Kural olarak, mahkemece kararın tefhiminde hükme ilişkin tüm hususlar açıklanmalıdır.
HMK’nin 322. maddesi atfı ile uygulanmakta olan HMK’nin 297. maddesinde hükmün kapsamı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme, gerekçesi ile birlikte tefhim ettiği hükümde taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gereklidir. Bu kanunun getirdiği bir zorunluluktur. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli karar en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılmalıdır. Bir diğer deyişle HMK’nin 321.maddesinde belirtilen şekilde hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği hallerde gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gereklidir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunun’un 363/1. maddesi uyarınca icra hukuk mahkemelerince verilecek kararların temyiz süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gündür. Maddedeki “tefhim” kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur. Bu nedenle, yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim varsa temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulun’un konuyla ilgili içtihatı da bu yöndedir. (21.01.2015 tarih, … Esas, 2015/580 K. sayılı karar) Usul hukukunda yer almamakla birlikte uygulamada, tefhimden sonra temyiz süre tutum dilekçesi veya kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararın temyiz edildiği hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanılması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın bu hallerde de taraflara tebliği gerekir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi de gerekçeli kararın tebliğinin temyiz hakkının etkili şekilde kullanılması bakımından gerekli olduğunu, bu yükümlülük getirilmeden kararın kesinleştirilmesini hak ihlali olarak kabul etmiştir (Anayasa Mahkemesi (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru).
Temyize konu olayda, 18.01.2016 tarihli tefhimin yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim olduğundan bahsedilemez. Ayrıca gerekçeli kararın temyiz edene tebliğinin de yapılmadığı dikkate alındığında temyiz isteminin reddine dair ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu söylenemez. Bu sebeple, … İcra Hukuk Mahkemesinin 02.06.2016 tarih ve … Esas, 2016/8 Karar sayılı temyiz isteminin reddine dair ek kararının kaldırılmasına karar verilerek;davacı 3.kişi vekilinin asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
Dava, 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra açılmış olup, bu Kanun’da 1086 sayılı HUMK’un 512. maddesine paralel bir düzenleme getirilmemiştir.Bu durumda İİK’nun yetkiye ilişkin 4, 50. maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nin 5, 6. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerekir. Buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. HMK’nin 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın,bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. İstihkak davaları İİK’nin 97/11. maddesi gereğince genel hükümler dahilinde basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında Yasa’ca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki ilk itirazının HMK’nin 19/2,117 maddeleri gereğince cevap dilekçesiyle ileri sürülmesi gerekir. HMK’nin 19/4. maddesine göre de, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.
Somut olayda, davalı tarafından süresi içinde yetki ilk itirazında bulunulmadığı halde Mahkemece, re’sen yetki hususu değerlendirilerek yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366. ve 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.