Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/13617 E. 2019/9644 K. 30.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13617
KARAR NO : 2019/9644
KARAR TARİHİ : 30.10.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili, mahcuzların davacıya ait olduğunu, dava dışı İş Finansal Kiralamadan eşyaların bedeli ödenerek satın alındığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir
Davalı alacaklı vekili, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 2012/586 Esas sayılı dosyada alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1. Mahkemece verilen kısa karar (hüküm), bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Mahkeme hakimi tarafından gerekçeli karar, kısa karar doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte yazılması gerektiği gibi; gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. İlamın tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgilidir, bu kural HMK’nın 297. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; hükümle gerekçe çelişkili olamaz.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ”Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı üçüncü kişi tarafından farklı takip dosyasında 09.07.2012 ve 31.07.2012 tarihlerinde haczedilen farklı mahcuzlara ilişkin istihkak talebi hakkında aynı Mahkemenin 2012/586 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır. Temyiz incelemesine konu dosyada ise davacının talebinin , 04.03.2013 tarihinde yapılan hacze ve farklı mahcuzlara yönelik olmasına rağmen, belirtilen dosyadaki bilirkişi raporuna ve keşfe atıf yapılarak hüküm kurulmak suretiyle taleple bağlılık ilkesi ihlal edildiğinden davacı üçüncü kişinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın bozulması gerekmiştir.
2. Bozma neden ve şekline göre davacı üçüncü kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nin 366. ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 30.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.