Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/12952 E. 2018/17919 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12952
KARAR NO : 2018/17919
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen 3929 parselde bulunan 7 nolu bağımsız bölümün 105.000,00 TL’ye satın alındığını, taşınmaz satın alınırken dava dışı … …’dan 39.000,00 USD borç alındığını, kalan 45.000 TL’nin davacının birikimleriyle ödendiğini, … …’a 19.000,00 USD ödeme yapıldığını, 20.000 USD borç kaldığını, kalan borcun … … tarafından bağışlandığını, ayrıca davacının evin tadilatı için dava dışı … …’ten 5.000,00 USD borç aldığını, dava konusu taşınmazın davalı tarafından satış bedeli 80.000 TL gösterilerek hileli şekilde 3. kişiye devredildiğini açıklayarak, 10.000 TL katılma alacağının davalıdan tahsilini, 5.000 USD’nin mahsup edilmesini talep etmiş, 29.02.2016 tarihli dilekçe ile dava dilekçesindeki 10.000,00 TL alacak talebini 30.403,50 TL arttırarak 40.403,50 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın tasfiye tarihi itibarı ile edinilmiş mal olduğunun ve davalı tarafından mal kaçırma kastı ile devredildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 -Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 sayılı HMK mad. 33 ). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Eşler, 10.08.1992 tarihinde evlenmiş, 05.02.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 09.09.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202/1). Tasfiyeye konu 3929 parselde bulunan 7 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 24.02.2010 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiş, boşanma dava tarihinden yaklaşık 5 ay önce 07.09.2012 tarihinde 3.kişiye satılarak devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad 179).
Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken “eklenecek değerler” göz önünde bulundurulur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiyeye dahil edilir.
Bu tür uyuşmazlıklarda; öncelikle, davalı eş tarafından 229. maddede sayılan amaç ve doğrultuda kazandırma veya devrin yapılıp yapılmadığı araştırılıp belirlenmelidir. Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır. Tasfiyede devredilen malvarlığının devir tarihindeki durumu (niteliği, seviyesi, yaşı vs.) esas alınarak tasfiye (karar) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri hesaplanır. (TMK mad. 235/2)
TMK’nin 232. maddesi “Mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınır hükmünü, TMK’nin 235. maddesi “Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar. Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplanır.” hükmünü içermektedir.
Somut olaya gelince; davacı tarafın dava dilekçesinde tasfiyeye konu 3929 parselde bulunan 7 nolu bağımsız bölümün 105.000,00 TL’ye satın alındığını beyan ettiği, inşaat mühendisi bilirkişi raporunda taşınmazın edinildiği tarihteki değerinin 130.000,00 TL olduğunun bildirildiği görülmekte olup bu durumda taşınmazın davalı tarafından 3. kişiye satış bedelinin 80.000,00 TL olduğunun kabul edilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu halde, Mahkemece, boşanma davasından kısa süre önce 3. kişiye devredilen tasfiyeye konu 3929 parselde bulunan 7 nolu bağımsız bölümün TMK’nin 229. maddesi uyarınca edinilmiş mallara eklenecek değer olarak nitelendirilmesi, taşınmazın 3. kişiye devir tarihindeki durumu esas alınarak tasfiye tarihindeki değerinin yukarıda açıklandığı şekilde belirlenip, bağışa ilişkin iddianın ispatlanamaması, dosya kapsamı, davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanı, bu beyanla uyumlu, boşanma dava dosyasındaki … …’ın tanık ifadesi karşısında, 39.000 USD’nin, taşınmazın 07.09.2012 devir tarihi sonrası elde edilen parayla davalı tarafından ödendiği kabul edilerek, artık değer bulunup bulunmadığı da gözetilerek, davacının katılma alacağı talebi hakkında oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalının tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle REDDİNE, taraflarca HUMK’nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 25.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.