Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/12892 E. 2017/10937 K. 18.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12892
KARAR NO : 2017/10937
KARAR TARİHİ : 18.09.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz’in 22.03.2016 gün ve 2015/23057 Esas, 2016/5204 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat ilamına dayanılarak başlatılan ilamlı takip üzerine alacaklı vekili İcra Mahkemesi’ne başvurusunda, İcra Müdürlüğü’nün icra vekalet ücretini maktu olarak hesaplaması nedeniyle anılan müdürlük işleminin kaldırılarak vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanmasını ve eksik ödeme içeren reddiyat işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece şikayetin reddine karar verilmiştir. Hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında; “Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.” Yine 13. fıkrasında da; “4.11.1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından kamulaştırılması hâlinde kamulaştırma bedeli ve mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminatlar için de bu maddenin on birinci fıkrası, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır.” düzenlemeleri mevcuttur. Ancak 6487 sayılı Yasayla değişen, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası, Anayasa Mahkemesi’nin 13/11/2014 tarihli, 2013/95 Esas 2014/176 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. İptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de; Anayasa’nın 11. maddesinde, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere herşeyden önce Anayasa’ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa’nın 11. ve 138. maddeleri, hakime Anayasa’ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay’ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa’ya aykırılığı saptanmış Yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa’nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa’ya aykırı Yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme İdaresi Dergisi, cilt:26) İptal hükmünün Resmi Gazete’de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa’ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyecektir.
Yukarıda açıklandığı üzere, Anayasa Mahkemesi’nin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı iptal kararının, derdest dosyalarda uygulanması gerekir ise de; somut olayda, şikayete konu takip dosyasında 01.10.2014 tarihli dosya hesabına göre, 29.09.2014 tarihinde dosya borcunun icra dosyasına ödendiği, borçluya iade edilecek tutar olarak 6.825,50 TL hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda 01.10.2014 tarihi itibariyle icra dosyasının infaz edildiğinin kabulü gerekir. Bu tarihten sonraki Anayasa Mahkemesi’nin 13.11.2014 günlü iptal kararı şikayete konu bu dosya için sonuç doğurmaz. Açıklanan bu husus gözardı edilerek mahkeme kararı bozulduğundan, borçlu vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz’in 22.03.2016 tarih ve 2015/23057 Esas-2016/5204 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi gereğince ONANMASINA, 18.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.