YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12716
KARAR NO : 2019/9633
KARAR TARİHİ : 30.10.2019
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, mülkiyeti müvekkili şirkete ait malların haczedildiğini, borçlu şirket ile aralarında organik bağ bulunmadığını öne sürerek istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ bulunduğu, faaliyet alanlarının aynı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
6102 Sayılı TTK’ nin 545. maddesine göre, “Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir.”Aynı Kanun’un 547. maddesinde ise; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, borçlu şirket hakkında 08.11.2014 tarihinde takip başlatıldığı, ödeme emrinin 06.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, dava konusu haczin ise 13.6.2015 tarihinde yapıldığı borçlu şirketin tasfiyesi tamamlanarak 21.7.2014 tarihinde ticaret sicil kayıtlarından terkin edildiği anlaşılmıştır.
Ticaret sicilinden terkin edilen borçlu şirket hakkında takip işlemlerine devam edilebilmesi tasfiye memuru ile ticaret sicile yöneltilecek dava sonucunda tüzel kişiliğin yeniden ihyası ile mümkündür. Bu kapsamda borçlu şirket ihya edilmeden yapılan takip işlemleri hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğundan Mahkemece dava tarihinde geçerli bir haciz bulunmadığı gerekçesi ile davanın ön koşul yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde esastan reddine karar verilmesi doğru değilse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1086 sayılı HUMK’un 438/son maddesi uyarınca kararın gerekçesinin düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın iadesine, 30.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.