Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/1252 E. 2017/6123 K. 25.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1252
KARAR NO : 2017/6123
KARAR TARİHİ : 25.04.2017

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3. kişi vekili müvekkili şirketin haczin yapıldığı oteli demirbaşlarıyla birlikte dava dışı bir şirkete 22/02/2013 tarihli kira sözleşmesi ile kiraya verdiğini, müvekkili şirketin otelde bulunan demirbaşları kira süresi boyunca işletmek üzere devrettiğini, müvekkili şirkete ait 3 adet sanayi tipi çamaşır makinesi ve 1 adet jenaratörün haczedildiğini, borçlu ile bir bağlarının olmadığını bu nedenle istihkak iddialarının kabulünü alacaklının haczolunan malların %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, istihkak iddiasının haksız olduğunu bildirerek davanın reddine, karşı taraf aleyhine %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıya verilen kesin sürede bilirkişi giderini yatırmamış olup dosyadaki mevcut delil durumuna göre de davasını ispat edememiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3. kişinin İİK’nun 96. maddesine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli değildir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelere göre, Mahkemece 14.05.2015 ve 09.07.2015 tarihli duruşmalarda davacı tarafından yatırılması istenen avans, delil avansı niteliğindedir. Bu avansın yatırılmaması da sadece o delile dayanmaktan vazgeçme sonucunu doğurur (HMK. Md. 324).
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir (YHGK’nun 18.02.1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 gün 8/832, 935; 13.10.2010 gün 2010/17-510-485; 28.04.2010 gün 2010/2-221-241; 28.03.2012 gün 2012/19-55-2012-249; 12.12.2012 gün 2012/9-1180-1182 sayılı kararlarında da değinilmiştir.) .
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Somut olayda, 14.05.2015 ve 09.07.2015 tarihli duruşmalarda bilirkişi ücretinin yatırılması için verilen sürenin kesin nitelikte olduğu bildirilmediği gibi, yukarıda yer verilen ilkeler doğrultusunda kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılarak gerekli ihtarlar yapılmamıştır. Kaldı ki, avansın yatırılmaması sadece o delile dayanmaktan vazgeçme sonucunu doğuracağı halde davacı tarafından delil olarak bildirilen tanıklar dinlenilmemiş ve diğer deliller de değerlendirilmeksizin karar verilmiştir.
Mahcuzlara ilişkin faturalar, kira sözleşmeleri ve ekleri incelenerek gerekirse mahallinde keşif yapılmak suretiyle, mahcuzların sunulan kira sözleşmesi eki ve faturalarla karşılaştırılması, faturaların davacı 3. kişi defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda uzman bilirkişi raporu alınması, tanıkların dinlenmesi ve bundan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.