Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/12436 E. 2019/9192 K. 17.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/12436
KARAR NO : 2019/9192
KARAR TARİHİ : 17.10.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin 2009 yılından beri haciz adresinde faaliyet göstermekte olduğunu, ekmek fırınının müvekkili adına tescilli olduğunu, borçlu …’nin borçları nedeniyle iş yerinde haciz yapıldığını borçlunun müvekkilinin kardeşi olması dışında işyeri ile irtibatı bulunmadığını, hacze konu malların tamamının müvekkiline ait olduğunu, bildirerek, davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, hacze gidildiğinde borçlunun fiilen işletmekte olduğu fırının adresinin sanayi esnafı … ’dan sorulduğunu, işyerinin bu kişi tarafından tarifi üzerine Somuncu Şinasi isimli fırına haciz için gidildiğini çalışanın borçlunun patronu olduğunu, ancak geçici bir süreliğine şehir dışında olduğunu bildirdiğini, davacı …’in borçlunun kızkardeşi olup, alacaklıdan mal saklamak için muvazaalı işlem yapıldığını, işyerinin aslında borçluya ait olduğuna dair kartvizitin dilekçelerine ekli olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece haciz esnasında davacının ve borçlunun hazır olmadığı, haczedilen eşyalara ilişkin davacının sunduğu 06/12/2013 tarihli ve 30/11/2009 tarihli faturadaki malların benzer nitelikte olduğu, ticaret sicil tastiknamesine göre hacze konu adreste, …’in tescil tarihinin 11/12/2009 olduğu, cevabi yazılarda haczedilen adresle ilgili resmi kontrol raporları sunulduğu, işletme sahibinin … olduğunun belirtildiği, Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazı cevabında …’nin kaydına ve şirket ortaklığına rastlanılmadığının belirtildiği, haciz yapılan iş yerini davacının işlettiği, içinde bulunan hacze konu eşyaların da davacıya ait olduğu, bu nedenlerle haczedilemeyeceğinden davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dava konusu haciz, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresten farklı bir adreste yapılmış ise de, İİK’nin 8/4. maddesi gereğince aksi sabit oluncaya kadar geçerli haciz tutanağı içeriğine göre, haciz mahallinde hazır bulunan … … ’nın, borçlu …’nin patronu olduğunu ve il dışında bulunduğunu beyan ettiği, geliş nedeni anlatılınca ise işyerinin …’ye ait olmadığını, işyerinin … adına olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, dosya kapsamına alınan yoklama fişlerinin, mükellef vekili olarak borçlu … tarafından imzalandığı borçlu ile davacı üçüncü kişi arasında kardeş gibi yakın akrabalık bağı bulunduğu bunların yanında, emniyet araştırmasına göre, haciz yapılan fırın civarında yapılan araştırmada, adreste faaliyet gösteren fırını fiilen Şinasi isimli şahsın işlettiği, ancak işyerinin köyde ikamet eden kız kardeşinin üzerine olduğunun işyeri komşularının beyanları ve mahallinde yapılan tahkikatta tespit edildiği bildirilmiştir. Yine davalı alacaklının cevap dilekçesine eklediği ve haciz mahallindeki adrese ilişkin olan, “Hakiki …… Ekmeği” amblemli kartvizitte de, borçlu Şinasi Tanriverdi’nin adı yer almaktadır.
Buna göre, İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davacı üçüncü kişinin dayandığı, ayırt edici özellikleri bulunmayan faturalar ve vergi levhası mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli görülmemiştir.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile kabulüne yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.