Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/11171 E. 2019/5079 K. 15.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11171
KARAR NO : 2019/5079
KARAR TARİHİ : 15.05.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişiler vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı alacaklı vekili, 19.11.2015 tarihinde haczedilen mallarla ilgili olarak davalı tarafça istihkak iddiasında bulunulduğunu, davalı üçüncü kişilerin istihkak iddialarının alacaklılardan mal kaçırma kastı ile yapıldığını öne sürerek, davanın kabulü ile üçüncü kişiler … ve …’ın istihkak iddialarının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi … vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı üçüncü kişi …, haciz adresi işyerinin kardeşi …’a ait olduğunu, kendisinin taraf olarak gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu açıklayarak, hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu, haciz adresi işyeri ile ilgisinin bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu haczin takip dayanağı bonoda yer alan adreste gerçekleştirildiği, davalı borçlu ve üçüncü kişilerin kardeş oldukları, borçlunun haciz adresi işyerinde sigortalı olarak çalıştığı, haciz adresinde meydana gelen 02.01.2015 tarihli hırsızlık olayı ile ilgili olarak davalı borçlunun müşteki sıfatıyla şikayetçi olup, iş yerinin kendisine ait olduğunu belirttiği, bu bilgiler ışığında mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, üçüncü kişilerin karinenin aksini ispata elverişli kesin ve inandırıcı deliller sunamadıkları, borçlu ile üçüncü kişiler arasında muvazaalı işlemler bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı üçüncü kişiler vekili temyiz etmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
1. Davalı üçüncü kişi … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.
Somut olayda, dava konusu 19.11.2015 tarihinde yapılan haciz sırasında üçüncü kişi … yararına istihkak iddiasında bulunan kardeşinin üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı sabittir. Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır.
O halde davacı alacaklının İİK’nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır,
2. Davalı üçüncü kişi … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davada husumet ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
Somut olayda, dava dilekçesinde davalı üçüncü kişi olarak … da gösterilmiş ve dava dilekçesi tebliğ edilmiş ise de; haciz esnasında hazır bulunan …’ın gelinen adresin kardeşi …’a ait olduğunu beyan ederek buna ilişkin vergi kaydını ibraz ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda haczedilen mallar üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunmayan …’ın eldeki dava yönünden pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır.
Bu nedenle,Mahkemece, dava dilekçesinde, davalı olarak gösterilen … hakkında taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu davalı hakkında esasa ve aleyhine olacak şekilde yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişiler vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366. ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.