Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/10810 E. 2016/12572 K. 26.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10810
KARAR NO : 2016/12572
KARAR TARİHİ : 26.09.2016

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı

… ile … aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair … Aile Mahkemesi’nden verilen 28.05.2015 gün ve 522/484 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesidavalı vekilleri tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.03.2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden gelmedi. Karşı taraftan davacı vekili Avukat … geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmaz ve araç nedeniyle 40.000,00 TL alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. 14.01.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile, talep miktarını artırarak toplam 69.024,00 TL alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı … vekili, taşınmazın kredi ile alındığını, kredi borçlarının vekil edeninin ailesi tarafından ödendiğini ve aracın da ailesinin katkıları ile alındığını, taşınmaz ve aracın kişisel mal olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile taşınmaz nedeniyle 56.274,23 TL, araç nedeniyle 12.750.00 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının 34 YK 3706 plakalı araç nedeniyle hükmedilen 12.750.00 katılma alacağına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalının taşınmaza yönelik temyizine gelince;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK’nun 202/1 .maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında gözönünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil fınans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler. 05.02.1994 tarihinde evlenmiş, 11.01.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı m. TKM 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu 4590 ada 7 parsel 7 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 05.06.2007 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK m. 179).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dosya içeriğine, toplanan delillere, taraf beyanlarına, bilirkişi raporlarına, taşınmazın edinilmesi için kullanılan kredi ödeme tablosu ve ödeme makbuzlarına göre; tasfiye konusu bağımsız bölümün 150.000.00 TL’ ye satın alındığı, bu miktarın 35.000.00 TL’ sinin evlilik birliği içinde peşin olarak karşılandığı, kalan 115.000.00 TL’nin de 120 ay vadeli konut kredisi ile ödendiği; mal rejiminin geçerli olduğu süre içinde (boşanma dava tarihine kadar) 31 ay taksidin ödendiği, taksitlerin davalının babası …. tarafından karşılandığı, 89 ay taksidin ise mal rejiminin sona erdiği 11.01.2010 tarihinde taşınmazın borcu olarak kaldığı anlaşılmaktadır. Davalının babası tarafından yapılan kredi ödemelerinin de davalının kişisel malı olarak kabulü gerekir.
Bu açıklamalar ve yukarda açıklanan Dairemiz ilke ve uygulamalarına göre, Mahkemece, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosunun ilgili bankadan getirtilerek, konut kredisinin mal rejiminin sona erdiği tarihten (boşanma dava tarihi) sonrasına sarkan bölümünün taşınmazın TMK 230/2. maddesi gereğince, edinilmiş malın borcu olarak düşümünün yapılması; kredi taksitlerinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar yapılan ödemelerin ise karşılıksız kazandırma olarak davalının babası tarafından ödendiği dikkate alınarak; TMK 230/1 . maddesi gereğince davalı yararına denkleştirme yapılması, taşınmazın karar tarihine yakın tarihteki değerinin hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınması, daha sonra açıklanan nedenlerle denetime elverişli hesap yapılabilmesi için konusunda uzman bilirkişi ve bilirkişilerden hesap raporu alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2) nolu bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının (1) nolu bentte gösterilen sebeplerle reddine, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.179,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.