Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2016/10538 E. 2019/3086 K. 21.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10538
KARAR NO : 2019/3086
KARAR TARİHİ : 21.03.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, dava konusu 134, 135, 145 ve 207 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların belli bölümlerinde vekil edeninin ve murislerinin 70-80 yılı aşkın süredir zilyetliklerinin bulunduğunu açıklayarak, 134 ve 135 parsel sayılı taşınmazların 20 dönümlük, 146 parsel sayılı taşınmazın 50 dönümlük, 207 parsel sayılı taşınmazın ise 10 dönümlük kısmının tapusunun iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile, 295 parsel (eski 134 parsel) sayılı taşınmazın 19.950 m2’lik kısmının, 290 parsel (eski 135 parsel) sayılı taşınmazın 906,43 m2’lik kısmının, 289 parsel (eski 135 parsel) sayılı taşınmazın 19.043,57 m2’lik kısmının, 291 parsel (eski 146 parsel) sayılı taşınmazın 49.750 m2’lik kısmının, 299 parsel (eski 207 parsel) sayılı taşınmazın 9.500 m2’lik kısmının davacı adına tapuyu kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı … vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, Toprak Tevzi Komisyonunca 1961 yılında oluşturulan tapu kayıtlarının oluştuğu tarihten geriye doğru 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle TMK’nin 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Her ne kadar, Mahkemece, zilyetlik ile kazanım koşulları oluştuğundan bahisle kabul kararı verilmiş ise de Mahkemenin bu gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu 134, 135, 146 ve 207 sayılı parsellerin, Toprak Tevzinin sırasıyla 5, 3, 8 ve 4 belirtmelik parsel numaralarına karşılık geldiği, Toprak Tevzinin 3, 4, 5 ve 8 belirtmelik parsellerinin, 1961 yılında Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu sırasıyla 04.03.1961 tarih 10, 10.10.1961 tarih 77, 10.10.1961 tarih 66 ve 10.10.1961 tarih 61 ve 69 sıra nolu tapu kayıtları ile Hazine adına tapuya bağlandıkları, 1977 yılında 766 sayılı Tapulama Kanunu hükümleri uyarınca yapılan tapulama çalışmaları sırasında, Hazine’nin az yukarıda açıklanan 1961 tarihli 10, 77, 66 ve 61, 69 sıra nolu tapu kayıtlarının revizyonu sonucu 135, 207, 134 ve 146 sayılı tapulama parsellerinin Hazine adına tapuya bağlandıkları, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına göre, dava konusu taşınmazlar tarım arazisi olarak kabul edilebilir ise de, söz konusu parseller, 1961 yılından itibaren Hazine adına tapuda kayıtlı olduklarına göre, davacının aralıksız çekişmesiz malik sıfatı ile zilyetlik ve 20 yıllık kazanma süresinin bu tarihten geriye doğru oluştuğunun kanıtlanması gerektiği, bozma öncesinde dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarında, dava konusu taşınmazların davacı tarafından 1950 yılında satın alındığının beyan edildiği, davacı tarafın 1944 doğumlu olup, satın alındığı iddia edilen 1950 yılında 6 yaşında olduğu, bozma sonrası beyanına başvurulan mahalli bilirkişi beyanının da bozma öncesi beyanlarla uyumlu olmadığı gibi zilyetlik süresini duraksamasız ispata yarar beyan bulunmadığı, dava konusu parseller ile komşu parsellerin, Bismil Kadastro Mahkemesi’nin 1977/225 Esas sayılı dosyasından tefrik edilen Bismil Kadastro Mahkemesi’nin 1980/124, 1980/127, 1980/135, 1980/172 Esas sayılı dosyaları ile hükmen tescil sonucu oluştuğu, her ne kadar dava dosyaları, arşivi su basması nedeniyle bulunamadığından bahisle celbedilememiş ise de, dosyaya getirtilen karar içeriklerinden, söz konusu davaların yargılamaları sırasında beyanlarına başvurulan ve davacının abisi Abdüllatif Demir’in de içlerinde bulunduğu tanık ve mahalli bilirkişilerin, dava konusu yerlerin Hazine’ye ait yerlerden iken tespit sonrasında köylülerce ekilip biçilmeye başlandığını beyan ettikleri anlaşıldığından, Toprak Tevzi Komisyonunca 1961 yılında oluşturulan tapu kayıtlarının oluştuğu tarihten geriye doğru kanunun aradığı 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresinin dolduğundan ve TMK’nin 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi gereğince davacı lehine kazanım koşullarının oluştuğundan bahsedilmesi mümkün olmayıp, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı … vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 21.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.