Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/9483 E. 2017/13482 K. 23.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9483
KARAR NO : 2017/13482
KARAR TARİHİ : 23.10.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili , dava konusu 283 ada 7 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki bina ile miras kaldığını, ancak miras kalan kısmın haricinde, 2.5 katın davacı tarafından sonradan yapıldığını, bu nedenle miras kalan kısım haricinde yapılan büyük bölümün davacıya aidiyetinin tespitini ve muhdesat değerinin tüm bina değerine olan oranın tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu taşınmazın davalının annesi …’dan alınan para ile yapıldığını bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; hala ortaklığın giderilmesine ilişkin davanın derdest olduğunu, taşınmazda evvelinde de bir yapı bulunduğunu, üzerine kat çıkılmak suretiyle ve başkaca tamirat ve tadilat yapılmak suretiyle değiştirilip geliştirildiğini, bağımsız bir muhdesat olmadığını, davacının ortaklığın giderilmesi davası sonuçlanıp satış gerçekleştikten sonra eda davası açarak talep edebileceği , davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm , davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.)
Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince;dava açıldığı esnada taraflar arasında derdest ortaklığın giderilmesi davası olan … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/653 Esas sayılı dosyasının onaylı sureti iş bu dava dosyamız arasında mevcut olup ve hala … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/332 Esas sayılı dosyanın kararını beklemektedir. Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenlerle muhdesat tespit davası açılması için gerekli olan güncel hukuki yararın var olduğu halde ve mahkemenin gerekçesinde de bu dosyanın derdest olduğu belirtildiği halde, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca… Sulh Hukuk Mahkemesi 2010/653 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi dava dosyasında yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda; dava konusu 283 ada 7 parsel üzerinde bulunan eski yapı üzerine 1 normal kat ve 2. Kat (Çatı katı) yapılı olduğunun belirtildiğini ve yine bilirkişi raporuna eklenen fotoğraflar doğrultusunda kat çıkma yapıldığının tespit edildiğini, o halde gerekçede belirtildiği şekilde bir iyileştirmenin söz konusu olmadığı kabul edilmelidir.
Mahkemece yapılması gereken iş; davacı iddiaları ve davalı savunmaları dikkate alınarak, taraf delilleri toplanarak, tanık beyanları ile yapılacak keşif ve alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda usul ve yasaya uygun şekilde işin esasına ilişkin karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili tarafından yapılan temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.