YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9401
KARAR NO : 2015/12670
KARAR TARİHİ : 08.06.2015
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhtesatın tespiti
……. ile Hazine aralarındaki muhtesatın tespiti davasının kabulüne dair …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 01.10.2013 gün ve 202/514 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların paydaş olduğu 433 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın ve ağaçların davacıya ait olduğunu, davalı Hazine’yle bir ilgisinin bulunmadığını açıklayarak bu hususun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 433 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bodrumlu, tek kat bina ile parsel üzerinde bulunan, bir adet üzüm asması bir adet elma, bir adet ceviz, bir adet armut, bir adet ayva, 3 adet zeytin, bir adet kiraz, bir adet trabzon hurması, iki adet çınar, iki adet ıhlamur ağacının davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 718. maddesi hükmünde, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklandığından, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez.
Bu olgu gözönüne alındığında kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi mahkemelerce de muhdesatların taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemez. Ne var ki, çoğun içinde azın da bulunduğu, muhdesatların mülkiyetinin tespiti isteminin muhdesatların meydana getirildiğinin tespiti istemini de içerdiği gözönüne alındığında, mülkiyet tespiti istemiyle açılan davalarda, koşullarının varlığı ve davanın kanıtlanması halinde davaya konu muhdesatların davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine, mülkiyet tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerekir.
al böyle olunca, mahkemece az yukarıda açıklanan hukuksal olgu gözetilerek davanın kabulü ile anılan taşınmaz üzerindeki muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine, mülkiyet tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1. fıkrasının HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün 1. fıkrasındaki ”… davacıya ait olduğunun…” ifadelerinin hüküm yerinden çıkartılmasına, bunun yerine ”… davacı tarafından meydana getirildiğinin …” ibarelerinin yazılmasına, davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollaması ile HMK’nın 304. maddesi (1086 sayılı HUMK’un 438/7. fıkrası) gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.