Yargıtay Kararı 8. Hukuk Dairesi 2015/9375 E. 2015/12940 K. 11.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/9375
KARAR NO : 2015/12940
KARAR TARİHİ : 11.06.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil, tespit

…. ve müşterekleri ile …. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil, tespit davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ….. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 03.10.2013 gün ve 531/432 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili, taraflar arasında görülen ortaklığın giderilmesi davasına konu mirasbırakan adına kayıtlı dava konusu 1684 ada 2 parsel sayılı taşınmazın miras payının devri hukuki nedenine dayalı olarak tapu iptali ile adlarına tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmaza davacılar tarafından katılan değer ve yapıların tespit edilerek davacılara aidiyetine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan….. ve davaya dahil edilen Hazine vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuş; davalı ……, davacılar tarafından taşınmaza iyileştirmeler yapıldığı açıklanmıştır. Diğer davalılar bir savunma getirmemişlerdir.
Mahkemece, her ne kadar Hazine davaya dahil edilmiş ise de, usulüne uygun bir dava bulunmadığından Hazine ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davacıların tapu iptali ve tescil isteminin reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile davalıların tapu kaydı ve verasetteki hisselerine tekabül eden 26.188,03 TL’nin davalılardan hisseleri oranında alınarak davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesi üzerine, hüküm, davacılar vekili ve hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece 12.09.2012 tarihinde mahallinde yaptığı keşifte, dava konusu taşınmazın tapu kaydında Hazine’nin de paydaş bulunduğu anlaşıldığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün Hazine’ye tebliğine karar verildiği, Hazine vekilinin usulüne uygun olarak yargılamaya katıldığı ve davanın reddine karar verilmesini savunduğu görülmüştür. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazda pay sahibi olan Hazine’nin usulüne uygun olarak davada taraf sıfatı aldığı anlaşıldığından, iddia ve savunma kapsamında tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre esastan olumlu-olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
– Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a- Davacılar vekilinin tapu iptali ve tescil istemi yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin tapu iptali ve tescil istemi yönünden kurulan hükme yönelik yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddine,
b-Davacılar vekilinin bedel yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece; davacı vekilinin dava ve ıslah dilekçesi değerlendirildiğinde dava konusu taşınmaza yapmış oldukları katkıyı talep etmekten ibaret olduğu, aidiyet kararı verilmesi taraflar için hukuki yarar doğurmayacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile yapılan katkının davalıların tapudaki ve mirastaki hisselerine karşılık gelen kısmının davacılara ödenmesine karar verilmiştir. Davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davacılar adına tesciline, mümkün olmadığı halde taşınmaza davacılar tarafından yapılan zenginleştirme ve meydana getirilen yapıların değerinin tespit edilerek aidiyetine karar verilmesini talep etmiş, 10.04.2013 tarihli ıslah dilekçesinde dava değerini bilirkişi raporunda belirtilen değer oranında ıslah etmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise HMK’nun 25, 26, 31 ve 33. maddeleri (1086 sayılı HUMK’nun 74, 75 ve 76. maddeler) gereğince, hakime aittir. Ancak HMK’nun 26. (HUMK. m. 74) maddesine göre hakim tarafların talep sonucu ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı tarafın dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarına göre, somut uyuşmazlık, sözlü yapılan miras payının devri anlaşması sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde dava konusu taşınmaza yapılan zenginleştirme ve meydana getirilen yapıların değerinin tespiti ile davacılara aidiyetine karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Hal böyle olunca; davacılar vekili tarafından dava konusu taşınmaza yapılan zenginleştirme ve yapıların değerlerinin tespiti ile davacılara ödenmesine ilişkin olarak açılmış bir dava bulunmadığından, HMK’nın 26.maddesinde (HUMK’nun 74.m.) yazılı taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde davacıların yapmış oldukları katkının davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla davacıların talebi, taşınmaza katılan ve yapıların değerlerinin tespiti ile davacılara aidiyeti isteğine ilişkin bulunduğuna göre; dava bir tespit davasıdır. Bu nedenle mahkemece, HMK’nun 106/2 maddesi gereğince tespit davasındaki güncel hukuki yarar koşulu değerlendirilerek muhdesat tespiti talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle Hazine vekilinin, 2/b bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HM’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar vekilinin yukarıda 2/a bentte gösterilen nedenlerle tapu iptali ve tescil istemine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE, HUMK’nun 388/4., HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 447,30 TL peşin harcın istek halinde davacılara iadesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.